Bir süredir yakın çevremden Viral Pazarlama ile ilgili olarak düşüncelerini soruyorum. Özellikle reklamcılık sektöründen olan bu arkadaşlar elbette çok olumlu şeyler söylerken bununla birlikte bazı konularda genel sıkıntılardan da bahsetmeyi ihmal etmiyorlar. Özellikle Viral Pazarlama'nın ülkemizde çoğunlukla Viral Video olarak algılanmasından, firmaların Gerilla Pazarlama yöntemlerini henüz çok iyi anlamamış olmalarından, bütçelerin çok komik miktarlarda olmasına rağmen markalar tarafından değmez bu işe bu kadar para mantığıyla karşılanmasından herkes şikayetçi. Çoğu marka yetkilisinin "Viral pazarlama derken tam olarak neyi kastediyoruz!?" sorusuna ben de şahit oldum. Bu yakınmalara kısmen ben de katılıyorum. Ancak daha kaliteli ve uzun süreli viral etkisi yaratacak işler çıkmaya başladıkça bütün bu sorunlardan kurtulacağımıza inancım sonsuz.

Bununla birlikte bir kaç arkadaşımdan bana dair şikayetler de aldım. Artık blogumda dünyadan değişik viral gerilla çalışmaları bulup yayınlamadığımı söylüyorlar. Ben de bu yazıda bolca viral, gerilla ve ambient çalışması paylaşmayı uygun gördüm. Özellikle outdoor çalışmaları ağırlıklı olan bu derlemeden keyif alacağınızı düşünüyorum.

Yukarıda göründüğü gibi oto yıkamacısı bile olsanız, markanız için akılcı ve maliyeti düşük tanıtım yapmanız gerilla marketing ile mümkün oluyor.


Golf GTI'ın pek orijinal olmasa da uygulamada keyif veren otopark gerillası nedense bana hep çok sevimli geliyor.


Bıktıran otobüs raketi uygulamalarından. Fikir güzel ancak uygulama için daha detaylı bir çalışma olabilirmiş.


Slovakyalı hokey severlerin ellerindeki şişeler plastikten ve korna görevi görüyor. Stada cam şişeyle bira sokmak yasak olduğu için Topvar akıllıca bir taktikle fanatiklere eğlenceli bir oyuncak veriyor. Böylelikle TV yayınında bedava reklamını yapmış oluyor.


IKEA basılı işlerini seviyorum.



New Axe'ın Day&Night konsepti için hazırladığı outdoor ve basılı işleri gece/gündüz ayrımını çok zekice veriyor.




Playboy'un gerilla çalışmasında, Brezilya'nın Biri Bizi Gözetliyor (Big Brother Brazil) yarışmasındaki cesur görüntüleriyle Playboy'un dikkatini çeken ve yarışmanın ardından dergiye çıplak poz veren Michelle Costa'nın duyurusu yapılıyor. Kendinizi Biri Bizi Gözetliyor evindeymiş gibi hissedeceksiniz deniyor.



Artık "Fast Food" kavramının dayanak noktası motorlu kuryeler. "Pizza Boy" şehri dolanırken markasının tanıtımını da çeşitli ve eğlenceli yollarla onu görenlere sunuyor.



Bir sebil. Bir sünger. Harika bir gerilla. Bu kadar basit.




Kim demiş her sektör Viral Pazarlama ya da Gerilla teknikler için uygun değildir diye.



IKEA'dan beklerdim.



MasterCard'ın sevgililer gününe özel çalışması. Şimdi bazılarınız "Aaa bu o değil mi?" diyecektir. Siz sormadan söyleyeyim, yukarıdaki çalışma daha önce yapıldı. :)


Land Rover'ın acayip bir reklam anlayışı var. Birbirinden kopuk pek çok mesajı farklı mecralarda, değişik tekniklerle aynı anda sunabiliyor. Bir gün işlevsel, ertesi gün duygusal başka bir gün güvenilir oluyor. Ama bu çalışmalarının hepsiyle tek bir mesaj veriyor; biz bu işten anlıyoruz.


Koku giderici ürünler bakalım daha neler çıkartabilecek. Özellikle sakızlardan çok şey bekliyorum.




Daha önce bir yazımı Fringe'in viral tanıtım yöntemlerine ayırmıştım. Yine Dexter adlı dizinin de efsane bir kaç çalışması olmuştu. True Blood sevenler de hatırlayacaktır, tear off board çalışmasıyla etkileyici bir kitle yakalamıştı. Bunlar da sevdiğimiz bir başka dizi House'un kurnaz çalışmaları.



Fiat'ın Milan'daki gerilla çalışması. Saksı arabalar.



Amnesty International için çalışan ajnaslar boş geçmiyorlar.




Delisine MadMen. =)




Dünyanın öbür tarafına kadar giden tünel DHL kutusundan geçiyor.




Bizde de çok tartışılan bir konu bu. Tamam kar yağsın ama şehirlere yağmasın, dağlara yağsın kabul.



Uzun zamandan beri değişik tasarımlı bir bağış toplama kutusu bekliyordum. Bunu görünce tamam dedim. Konu: Batı Çin'deki kurak topraklar ve tarıma elverişsiz alanlar yüzünden susuzluk çeken insanlar. Çalışma: Bingo!





Nedense takvim çalışmalarını hiç sevmiyorum. Ama bu hoşuma gidiyor.



İsrail'den bir sosyal sorumluluk projesi. Tel-Aviv'de pek çok noktaya konan çöp kutularının ağzından önlerinde durdukları restoranların atıkları bir gurme gibi değerlendirmeye alınıyor. Sokakta aç sefil yaşayan onca insan varken, kullanılabilecek yiyecekleri atmamaya özen gösterin gibi ulvi bir görev edinmişler kendilerine.

Pazara yeni giren bütün üreticilerin ya da yeni bir ürünle sektöre ilk defa penetrasyon yapan girişimcilerin tümü bu hayalle yanıp tutuşuyordur herhalde. Düşünsenize, pazara bir ürün sokuyorsunuz, herkes bu üründen kullanmaya başlıyor ve sizden başka kimse bu ürünü -henüz- üretmiyor. Bu, koca bir göl dolusu balığı tutmak üzere elinde olta bulunan tek kişinin siz olmasıyla aynı. Mutluluk verici.

Ancak yeni nesil pazarlama şartlarında jenerik marka olmak bir kabusa dönüşebilir. Son dönemlere baktığımızda bu sorundan muzdarip markalar görmek mümkün. Bu yazıyı yazmama sebep olan marka ise UFO.

Öncelikle Ufo'nun çok kısa zaman içerisinde infrared teknolojisini kendi adıyla anılan bir sektöre çevirip takdir edilmesi gereken bir stratejiyle jenerik marka yaratmasını izledik. Hemen ardından rakipler pazara girdi. Elbette en başlarda göldeki tüm balıkları tek başına toplayan Ufo da buna hazırlıksız değildi. Frekans ve iletişim değiştirerek tüketiciye daha duygusal yaklaşmaya başladı. Hatta hemen ardından pazara çok iddialı bir giriş yapan Vecta ile kısa süreli bir savaş yaşadı.

Bir dönem her ne kadar sevimsiz ergen Havuç karakteri ile bir kampanyada ısrar etse de daha fazla uzatmadan bu sıkıntıdan uzaklaştı. Ufo'nun hedef kitle tanımını çok doğru yaptığına inanıyorum. Özellikle 2007 ve 2008 dönemindeki televizyon reklamlarıyla ve kampanyaları ile kartlarını çok doğru oynayan Ufo, 2005 itibariyle çıktığı yola lider başlayıp, lider devam etmeyi bildi.


Şimdilerde UFO jenerik marka olmanın zorluklarıyla uğraşıyor. "UFO" damgalı ürünlerin gerçek Ufo olduğunu, sahtelerinin alınmaması gerektiğini, gerçek Ufo'nun daha karlı ve güvenli olduğunu da arada geçirerek geniş kapsamlı bir Ufo algısı yaratmaya devam ediyor. Aslında bunda yanlış olan bir şey yok. Ancak pazarda jenerik olan Ufo'nun reklam kampanyalarında her nedense sanki tek güçlü, sağlıklı ve güvenli ürünü kendileri üretiyor, diğerleri tamamen sahtekar, kaçakçı, aşağılık insanlarmış gibi gösteriliyor. Evet anlarım, sen bir jenerik markasın ve bir şekilde kendini ayırıştırman gerekiyor. Zamanında Pimapen'in yaşadığı büyük sorunlarla cebelleşmemek için bunu yapmak zorundasın. Ancak bunu yaparken pazardaki tek orijinal ve kaliteli ürün seninki diğerleri "sahte" anlayışında olursan bu temiz bir ticaret olmaz.


Kendi pazarına sahip çıkmak bir marka için erdemli bir tavırdır. bunu Vecta kapışmalarında gördük. Yurtdışı reklamları bile ayrı çekilen Ufo için bunlar takdir edilmesi gereken şeyler ancak son reklamlarıyla birlikte Ufo'nun infrared teknolojide tek makul ve kıymetli marka benim siz ısrarla UFO işlemeli ürünü isteyin dersen kazanacağın tek şey antipati olur. Bu ülkede Kumtel yıllardan beri bu işlerle uğraşıyor.


Elbette Ufo'nun yurtdışı (özellikle Ukrayna) çalışmaları olsun, 2 aşamalı yürüttüğü yurtiçi çalışmaları olsun bilinirliliğini ve doğal olarak pazar payını sürekli yukarılarda tutuyor. Bir de tüm ülkede etkisini çok hızlı bir şekilde gösteren sigara yasağı ile açık hava alanlarına yönelik ısıtma çalışmalarına birden bire yüklenen işletmelerin ilk tercihleri arasında yer alıyor Ufo ve türevleri. Ne diyelim, sigara içenler üşümesin diye düşündükçe mekan sahipleri (ya da müşteri kaybetmeyelim diye mi desek) ışıklı ısıtıcı firmaları daha çok dalgalandırır bu sektörü. Böylelikle piyasa canlanır, daha çok iş imkanı sağlanmış olur belki de.

Her zaman sporun, iş dünyasının bir yansıması olduğuna inanmışımdır. Kişinin kendi gelişimini çok yönlü olarak ele alırken, fiziksel gelişimini de aynı paralellikte sürdürmesi her anlamda başarıyı hedeflediğinin bir göstergesidir benim için.

İş dünyasının tüm zorlukları ve hesaplamaları düzenli spor yapan biri için de aynen geçerlidir. Özellikle toplantılar esnasında spor yaptığı belli olan insanlara daha çok güvendiğimi farkettim. Pek doğal ki sadece üçgen vücutlu diye kimseyle körü körüne bir iş ortaklığına da girilmez. Ya da tombul diye kimsenin işleri hakkında peşin hükümde bulunulmaz. Ancak biliyorum ki aşağıda sıralayacağım sebeplerden ötürü iyi spor yapan insanlar işlerini de daha iyi yaparlar:

>> Öncelikle düzenli spor yapan insan, düzenlidir. Günü programlar, işlerini zamanında bitirir, antrenmanını zamanlar ve asla bu programdan şaşmaz.

>> Başarılı bir vücut gelişiminin aksatmadan takip edilmesi gereken uzun bir maraton olduğunu kabul eden insan, başarıya giden yolun da uzak ve sabır isteyen bir hedef olduğunu bilir. O yüzden sabırlı ve inatçıdır. Belirlediği hedeflere varana kadar yılmayan bir insan iş dünyasında aranılan bir özelliktir.

>> Her spor efor ister. Bu zorlu mücadeleye hazır olan insan iş dünyasında çıkabilecek güçlüklerle de omuz omuza mücadele vereceğini bilir... Dayanıklıdır, pes etmez.

>> En keyifli spor aktiviteleri takım oyunlarıdır. Futbol, basketbol, voleybol vb. gibi spor aktivitelerine sürekli devam eden insanlar iş hayatında da takım oyuncusu olmayı, lider olmayı, paylaşımcı ve yardımcı olmayı daha rahat çözümleyebilirler.

>> Spor aynı zamanda rekabetçidir. Bireysel sporlarda dahi insan kendisiyle yarıştığı için her zaman bir müsabık ruh içerisindedir. Bu yüzden iş dünyasında da hep gelişimci ve yarışmacıdır.

>> Her sportif aktivitenin bir de riski vardır. Koşarken düşmek, yüzerken kramp girmesi, ters bir hareketle bilek burkulması, ağır kaldırırken sakatlanmak gibi pek çok tehlike sporcuları her an yakalayabilir. Ancak bütün bunlar insana tedbirli olmayı öğretir. İş dünyasında da krizlere karşı tedbirli ve sonrasında da sakin ve bilgili olmanın önemi tartışılmaz.

>> Elbette spor yapan insanlar daha sağlıklı, mutlu, keyifli ve huzurlu olurlar. Mesleki stresten daha fazla uzaklaşmış ve kafa dinginliği sağlamış insanlar elbette daha yaratıcı olmaya müsaittir. Bunun yanı sıra pek çok sektörde çok önemli olan diğerleri üzerindeki karizma yine sportif bir vücut ile daha çabuk kurulabilir.

>> Bir de özellikle sektör reklam - pazarlama gibi kol gücüne ne zaman nerede ihtiyaç duyulacağı belli olmayan çılgın bir sektörse, spor yapanların tarafında yer almak herkes açısından sağlıklı bir karar olacaktır. :)

Dediğim gibi tüm bunların anlamı sporcu iş insanlarının diğerlerinden çok daha iyi olması değil. Ancak bir avantaj olduğu ortada değil mi?