tag:blogger.com,1999:blog-68068774335681786872024-03-05T00:26:32.408-08:00Burak Demiral - viral gerilla pazarlamaBurak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.comBlogger29125tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-45800522438897463692010-12-01T06:46:00.000-08:002010-12-01T06:50:55.494-08:00I'm Just Creative Not God<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifBPNNCIhdC6EGg75g7i7DTMkcx7kvPp4QtHSLIXsOoiF9f57novxfYYdRNhb3gl8Iqp9L3KqtWI0bOfSG93_Ztb5GPrdCHdxoV6uAh0mI9gt49BHwwot3O5WqPq1HqN0BG6o25YGnhNii/s1600/1.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifBPNNCIhdC6EGg75g7i7DTMkcx7kvPp4QtHSLIXsOoiF9f57novxfYYdRNhb3gl8Iqp9L3KqtWI0bOfSG93_Ztb5GPrdCHdxoV6uAh0mI9gt49BHwwot3O5WqPq1HqN0BG6o25YGnhNii/s400/1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5545725890687773826" /></a>Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-77580005954982746662010-11-25T04:47:00.000-08:002010-11-25T06:31:23.942-08:00Pazardan Aldım 1000 Tane Eve Geldim 1 Tane<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOyhwHL3iiugZ35dccwjepPY_afpw80Yc2DAYY5wb_pcvC6ISgzjFEwfIH2m53xHy18up53TlZ6uj6q63RVQBG6FBzugpXcZVYfKyl9949K-_r00bC0fgfocCg5Ns0Ig9gEOKekwBDnlOx/s1600/nar.jpg"><img style="display: block; margin: 0px auto 10px; text-align: center; cursor: pointer; width: 398px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOyhwHL3iiugZ35dccwjepPY_afpw80Yc2DAYY5wb_pcvC6ISgzjFEwfIH2m53xHy18up53TlZ6uj6q63RVQBG6FBzugpXcZVYfKyl9949K-_r00bC0fgfocCg5Ns0Ig9gEOKekwBDnlOx/s400/nar.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5543468612245696658" border="0" /></a><br /><br />Bütünleşik Pazarlama İletişimi. Son zamanların en yüksek rating'li cümlesi bu olsa gerek. IMC yani Integrated Marketing Communications ile tüm pazarlama profesyonellerinin katıldığı toplantıların rutin havası birden bire değişti. Her ne kadar IMC, pazarlamanın yeni medyumlar sayesinde daha komplike ve zaptedilemez bir hale gelmesinin neticesinde yıllar öncesinden şekillenmiş ve idare edilmeye çalışılan bir tanım olsa da bunu gerçekleştirmek çok da kolay olmuyor.<br /><br />Markaların pazarlama iletişimleri; promosyonları, satış noktaları, mesajları, iletişim kaynakları, reklamları vs. bir yana dursun, teknolojinin de sınırsız imkanlarını kullanarak ne kadar çok "görünür" olursak o kadar çok potansiyel tüketici elde ederiz fikriyle kurulduğu için bütünleşik pazarlama iletişimi (IMC), özüne ters düşmekte. Oysa hedef kitle hazır mass medyadan sıkılmışken çok kanallı iletişimle tüketicinin ilgisini çekmek her ne şekilde olursa olsun cezbedici ve hatta biraz da kolay görünmekte. Düşünsenize, henüz iPad ile oynamaktan sıkılmamış bir kullanıcı grubuna, sevdiği arabanın 3 boyutlu oyununu oynama fırsatı tanıyorsunuz. Hangi reklam kanalı için interaktivite bu kadar yoğun ve merceklenmiş olabilir ki?<br /><br />Ancak trenin raydan çıkması da hızına bağlı olarak kolaylaşabiliyor. IMC, ciddi hedef kitle araştırmaları ve kullanılacak enstrümanların iyi belirlenmesiyle başarıya ulaşabilecek bir sistem. Bir markanın, ben basılı yayın organlarını kullandığım gibi TV ve diğer yüksek erişimli konvensiyonel pazarlama organlarını kullanacağım, hatta bununla da yetinmeyeceğim, direkt marketing ile hedef kitlemi raf başında vuracağım, online pazarlama yapacağım, alternatif kanal için de kimsenin aklına gelmeyen projeler ile şimdiye kadar hiç verilmemiş avantajları tüketicinin ayaklarının altına sereceğim demesi çok normal. Inbounds marketing artık yerini yavaş yavaş outbounds'a bırakırken her marka farklılaşmak ve tüketiciye ulaşmak için değişik ve etkili yollar arıyor. Frekanslar artıyor. Maaliyetler yükselirken filtrelerin seçenekleri de çoğalıyor. İletişim gücümüz arttıkça, daha doğrusu sosyal iletişimimiz ölüp, yerini arada aracı aygıtlara bıraktıkça markaların bizi tek başına yakalamaları kolaylaşıyor. Yine de göz ardı edilen bir nokta var; marka burada ne söylüyor?<br /><br />Her markanın bir tonu var. İyi markaların ses tonu her noktadan aynı duyulmak zorunda. Günümüzde pek çok marka birden fazla ajansla çalışıyor. Elbette bu, pazarlama yöntemlerinin 10 sene içerisinde ayrı ayrı profesyonellikler ve iş gücüne ihtiyaç duymaya başlamasıyla da alakalı. Bu bilinç içerisinde hareket eden markalar, farklı mecralar için değişik ajanslarla, hatta bazen aynı proje için birden fazla rakip ajansla görüşerek fikir ve proje çeşitliliği elde etmek istemektedirler. Bu çeşitliliğin doğru ve etkili bir şekilde geri dönüş sağlayabilmesi için harmoninin kaybedilmemesi gerekir. Özellikle online projelerin ve sosyal medya tavırlarının genel imajından çok uzak durduğunu söyleyebileceğimiz markaların sayısı oldukça yüksek. Bazı pazarlama profesyonellerine göre markanın sesi, farklı mecralarda farklı tonlarda duyulabilir. Bunda bir yanlışlık yoktur. Bana göre ise bu tamamıyla bakış açısıyla alakalıdır. Tek yönlü iletişim yerine farklı segmentlerdeki potansiyel tüketici, mevcut tüketici, rakip tüketici ve diğer katmanlardaki tüketici profilleri için birbirinden bağımsız iletişimlerde bulunmak doğrudur. Ancak bunu gerçekleştirirken, aynı pazardaki birbirinden farklı oyuncuların çalışmaları gibi olmaması gerektiği bir gerçektir.<br /><br />IMC tam anlamıyla, markaların bu çeşitlilik içerisinde detone olmadan, kafa karışıklığı yaşamadan ve daha da önemlisi yaşatmadan sağ salim yoluna devam etmesini sağlamaktır. Peki bunu nasıl başarıyor IMC? Bir sihirli değnek olmadığı kesin. IMC aslında yeni bir olgudan çok hep var olan bazı bilgilerin farkındalığına dayanan bir disiplin. Pazarlamada yeni bir şey yok. Yapılması gereken tek şey doğru saptamalar ile ihtiyaçların ve kitlelerin gerçeğe yakın tanımlanması. Bütün satış ve marketing dinamiklerini doğru şekilde kullanmak zordur. Marka ele avuca sığmayan yaramaz bir çocuk gibi kimin elinde şeker varsa o tarafa doğru gitmeye meyillidir. En başından itibaren neyi yapması ve yapamamsı gerektiğini bilirse sizin sözünüzü dinleyecektir. Promosyon ve reklam için bir markanın kazanması gereken çok savaş var... IMC ise bütün orduları uyum içinde yönetebilen güçlü bir generaldir.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-40794781822865897472010-02-03T01:30:00.000-08:002010-02-03T01:50:46.288-08:00CNN'den Gelen Teşekkür<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_MSVQLbJDsj9B08YHsMowqLl7XdluZ5lLo6jkmkoPXxH0CyluN9bsdfgrJrS2ORdJ9CABOIycQ8QFkG5hAfoZ2TiM8zif40vUYoJKaq4NvDA7qZFyEAnTRa9QpT1PJjzqyCgFdYEkUGWW/s1600-h/MG_9877.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 267px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_MSVQLbJDsj9B08YHsMowqLl7XdluZ5lLo6jkmkoPXxH0CyluN9bsdfgrJrS2ORdJ9CABOIycQ8QFkG5hAfoZ2TiM8zif40vUYoJKaq4NvDA7qZFyEAnTRa9QpT1PJjzqyCgFdYEkUGWW/s400/MG_9877.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5433950300826401250" /></a><br />Geçtiğimiz Kasım ayı içerisinde CNN International'ın yeni sloganı için Almanya'da gerçekleştirdiği çalışmayı haber yapmıştım. Bu gerilla çalışmanın detaylarına şuradaki <a href="http://yazmadan.blogspot.com/2009/11/snrlarn-otesine-gecin.html">linkten</a> ulaşabilirsiniz.<br /><br />Haber alma ve insanlara ulaşma konusunda ne kadar profesyonel olduğunu bir kez daha gösteren CNN, Go Beyond Borders (Sınırların Ötesine Geçin) haberi için yazmadan'a teşekkür etti. Bununla birlikte dünyanın her köşesinden kendileri ile ilgili haber yapan ve içerisinde çok ünlü reklam bloglarının da yer aldığı 53 sayfalık bir clipping dosyası hazırlayıp göndermişler.<br /><br />Ben de bu vesileyle benimle bağlantıya geçen Hande Sönmez'e, CNN Turk'e ve CNN International'a teşekkür edip, her yönüyle mecra takibini gerçekleştirerek iletişimin en ufak yapı taşlarına kadar nasıl kusursuz bir şekilde yapılması gerektiğini gösterdikleri için tebriklerimi iletiyorum.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-27903607129724644112010-01-22T05:47:00.001-08:002010-01-22T05:47:27.897-08:00Gerilla Pazarlama Neden Üvey Evlat?Pazarlamanın tek bir amacı vardır, satış! Her ne kadar bazı reklamcılar ve pazarlama danışmanları bu cümleye katılmamak için, kendi işlerinin çok daha karmaşık ve çetrefilli bir yol olduğunu anlatmak için ellerinden geleni yapsalar da dünyanın en büyük strateji uzmanları, pazarlama ustaları ve reklam duayenleri bu kısa formülü çoktan kabul etmiş durumdalar.<br /><br />Reklamcılığın kurallar çerçevesinde toplanıp ciddi bir sektör halini aldığı 20. y.y.'nin başlarından bu yana çok fazla devrim yaşanmadığı bir gerçek. En azından hedefler hep aynıydı... Daha fazla insana ulaşmak için izlenen yöntemler hep farklı olsa da reklam dünyasının tıkır tıkır işleyen mekanizması hep aynı çarklardan oluşuyordu. 1970'li yıllara kadar evrimini sürdürürken hedef kitleyi etkilemek ve sadık müşteri kazanmaya çalışmaktan çok pazarı besleyip tüketiciyi eğitmeyi benimseyen pazarlama dünyasının ciddi anlamda bir değişikliğe ihtiyacı olduğu ortadaydı. <a href="http://yazmadan.blogspot.com/2009/11/tozlu-dergi-ilanlar.html">Tozlu Dergi İlanları</a> adıyla yayınladığım bir başka yazımda verdiğim o dönemlere ait ilan çalışmalarından bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Değişiklik ihtiyacı markalar tarafından da gözlemlenmiş olacak ki 70'li yıllara geldiğimizde tanıtım bütçelerinin farklı kanallar vazifesiyle kullanılmak üzere projelere yönlendirildiğini görebiliyoruz. Ancak ne yazık ki küçük çaplı markalar rekabetin çok para harcayıp, kitlesel medyanın sık frekanslarla kullanılmasına dayanan bir yarışta tutunamıyordu. Aynı şekilde dev şirketler de konumlarını kaybetmemek ya da liderliğe oynamak için sadece daha fazla "reklam" vermekten başka bir çıkar yol bulamıyordu. Rekabetin kızışması, sektörlerin ve pazarı oluşturan markaların sayısının artması, bunu müteakip geleneksel pazarlama yöntemleriyle yapılan reklam çalışmalarının her defasında daha fazla paraya ihtiyaç duyması en nihayetinde beklenen devrimin gerçekleşmesini sağladı. 1984 yılında <span style="font-weight:bold;">Jay Conrad Levinson</span>'un yayınladığı <span style="font-weight:bold;">Guerilla Marketing</span> kitabıyla bir anda tüm sektör canlandı.<br /><br />Pazarlamanın doğurduğu bu yeni çocuk hem markalara hem de reklamcılara duymak istediklerini söylüyordu. Gerilla pazarlamaya göre, konvensiyonel pazarlama araçları ve yöntemleri için çuvallar dolusu para harcamak yerine, görenlerin her yerde bahsedeceği, tecrübe edenlerin bir kere daha dahil olmak isteyeceği, eğlendirici, agresif, zıpır, akılda kalıcı yaratıcı uygulamalar ile daha düşük bütçeyle daha etkili geri dönüşler almak mümkündür. Gerilla pazarlama terimi henüz piyasada yankılanmaya başlamışken pek çok büyük şirket bu yöntemi kullanmaya başlamıştı bile. Marlboro, Adidas, Dr Pepper vb gibi büyük firmalar gerilla çalışmalarında kayda değer işler çıkaran ilk markalar olmuştur.<br /><br />Ancak gerilla pazarlamanın Jay Levinson'un elinden çıkarkenki tanımı bu durumla tamamen tezat oluşturuyordu. Pek bilinmese de "Guerilla Marketing" kitabı ve bu terim tamamıyla büyük markalara karşı açılan bir savaşı ifade etmektedir. GMarketing, düşük bütçeleriyle asla pazarın en üstündeki şirketlerle boy ölçüşemeyecek küçük markaların sahip olabilecekleri eşsiz bir imkan ve eşitliği sağlama fırsatı olarak yaratılmış olsa da ne yazık ki mahiyetindeki bu ulvi anlamını çok kısa sürede yitirmiş ve yine büyük şirketlerin rahatlıkla ve çok fazla para harcayarak istediklerini elde ettikleri bir oyuncak halini almıştır.<br /><br />Elbette yaratıcılık söz konusu olduğu için hiçbir zaman küçük çaplı markaların devlerle olan savaşında muhakkak mağlubiyet yaşayacağını söyleyemeyiz. Bana göre şartlar hala aynı. Özellikle şimdi bütünleşik pazarlama iletişimi kavramı dahilinde sık sık tanık olduğumuz o muazzam projeler ve kampanyalar sayesinde çok küçük bütçeler tartışmasız şekilde memnun edici bir ROI ile reklam verenleri ve tüketiciyi istediği noktaya taşımaktadır.<br /><br />Ancak ne yazık ki pek çok firma hala bu eşit şartlarda mücadele şansını değerlendirmeyi düşünmemekte. Belki ciddi anlamda bilgilendirici ya da yönlendirici bir kaynağa rastlamadıklarından ya da iyi örneklerini çok fazla göremediklerinden olsa gerek ülkemizde gerilla pazarlama hala bir üvey evlat gözüyle değerlendiriliyor. Bunun yanı sıra örümcek ağları tarafından örülmüş kapısından içeri kimsenin girmek istemediği mağaraların derinliklerinde işleyen çürümüş bir sistem de ışığı görmemize engel oluyor. Geleneksel reklam ajansları, medya satın alma şirketleri ve oturmuş pazarlama enstrümanlarını kullanarak para kazanan tüm mecralar yeni olana sürekli karşı duruyor. Birileri tarafından ellerinden geldiğince mass media'ya yönlendirme yapılırken bazı şeylerin daha kaliteli ve verimli olmasını beklemek mümkün değildir. Bunun yanı sıra ileri görüş ve bakış açısı terimlerini sadece bulmacalardan tanıyan marka yöneticilerinin "ödlek" tavırları, dünyanın geri kalanının kabullendiği "agresif marketing" anlayışına bir türlü giriş yapamayan ürün yöneticileri ve firma sahiplerinin izlediği yöntemler ve çıkan her işi "bu olmamış, markaya ters, buna uygun değil, ben olsam..." yorumlarıyla çirkinleyen çok bilmişlerin olumsuzlukları olduğu sürece pazarlama - reklam dünyasında ilerlemek çamurda debelenmekten başka bir şey değildir.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-20418449190371800192010-01-15T11:31:00.000-08:002010-01-15T12:42:37.049-08:00Mor HavuçSatışları arttırmaya çalışıyoruz. El birliğiyle her şeyi tüketmek için eşsiz bir çaba içerisindeyiz. Hem markalar, hem reklamcılar hem de tüketiciler olarak her şeyi daha fazla kullanmak peşindeyiz. Bütün bu kampanyalar, reklam çalışmaları ve projeler tek bir amaca hizmet ediyor; tüketim toplumunu beslemeye.<br /><br />Bu besin zincirinde açığa çıkan her kademede yeni ve parlak fikirler üretmek markaları bir basamak yukarıya taşımakta. Pazarlama teknikleriyle "mor inek" sürülerine sahip olan büyükler için kampanyalar vazgeçilmez bir satış stratejisidir. Yüzyıllardan beri kullanılan bu yöntem sayesinde hem üreticiler hem de tüketiciler kazandı. Yeni çağın pazarlama dünyasında yer edinen pek çok dinamik için tüketici ile iletişim kurmak bir zorunluluk. Bu kapsamda kampanyaların şimdiki içerikleri ve işleyiş modelleri daha 10 yıl önceki muadillerinden bile çok farklı.<br /><br />Rekabetin sert koşulları markaların benzersiz kampanyalar yaratmasına, bundle'lar ile daha fazlasını vaadetmesine, tüketiciyle duygusal iletişim kurup sadakat kazandırmasına sebep oluyor. "1 alana 1 bedava", "Şunu alana bunu veriyoruz" sistemleri, o markayı seçtiği için müşteriyi ödüllendirme esasına dayanan temel kampanyalarken, günümüzde aynı esasa dayanan ancak uzun hesaplamalar sonucunda yaratılan çok yönlü projeler halini almıştır.<br /><br />Artık kampanya denince aklımıza basit bir "hediye" kılıfından çok gündemi takip eden, gerçekten işe yarayan, hedef kitleyi tam anlamıyla tanıyan, keyifli ve nitelikli reklam çalışmaları geliyor. Kaldı ki aynı pazarı paylaşan rakip firmalar için öne geçmenin yegane yolu da kampanya döneminde cazip tekliflerde bulunmaktan ve markanın adından daha çok söz ettirmekten geçiyor.<br /><br />Bu çalışmaların hedeflediği kazanımlardan bir diğeri de profil havuzu oluşturmak. Dikkat edilirse "hype" için yapılmış gibi görünen işlerde bile artık tüketiciler internet ortamına yönlendirilmeye çalışılıyor. Sadece internet değil, mobil entegrasyonlar ya da direkt posta modellerini de içeren pek çok kampanyaya tanık oluyoruz.<br /><br />Bütün bunları sağlayabilmek için yeni tüketici alışkanlıklarına sahip bilinçli tüketiciyi kampanyaya bağlayabilmek için kullanılan havuçlar da yaratıcılık sınırlarını zorlamaya başladı. Özellikle rakip firmaların arasındaki yarış artık sadece bir "kampanya" adıyla başarıya ulaştırılabilecek bir platform değil, bunu görebiliyoruz. Bunu bilen ve gören markalar farklı uygulamalar ve bütünleşik pazarlama iletişimi ile farklılaşmak için kaynaklarını kullanıyorlar. Online ve offline ortamlarda endamını gösteren bütün yaratıcı işlerde tüketicinin hoşuna gidecek bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyorlar.<br /><br />Mesela bir cips firması yakında duyuracağı yeni aromalı ürünü için tüketicisini ve hatta büyük bir potansiyel müşteri kitlesini çok keyifli bir yarışma içerisine çekiyor. İnternette sürdürülen bu yarışma neticesinde kazanan tüketici satışlardan hisse kazanacak. İşte bu bir mor havuçtur. Bu projenin bir benzeri yanılmıyorsam İngiltere'de başka bir marka için gerçekleştirilmişti. Yine aynı şekilde tüketicilerden bir aroma yaratmaları istenmişti. Bizdeki kampanyada nasıldır bilemem ama yabancı benzerindeki proje aslında bir danışıklı dövüş misali önceden firma tarafından belirlenen aromanın tanıtımı için düşünülmüş zekice bir kampanya şeklindeydi. Burada etik olarak bir yanlışı sorgulamak yerine zekice düzenlenmiş bu harika kampanyayı tebrik etmek isterim. Viral videoları, outdoor işleri, sosyal medya kullanımı ve yarattığı WOM ile baştan sona "çalışan" bir kampanya...<br /><br />Markaların artık her işinde gerilla pazarlama ve viral çıkarları gözetmesi çok büyük bir keyif. Artık "kontör" hediye etmenin daha keyifli yolları olduğunu keşfetmeleri de ayrı bir mutluluk. Bu büyük yarış içerisinde tüketici olarak bizlerin daha kazançlı çıkacağı da bir gerçek. <br /><br />Çok yakında sadece "mor havuçlu kampanya" yaratan ajansların markalar tarafından en çok ziyaret edilen mekanlar olacağından hiç kuşkum yok.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-77580229769135532972009-12-16T03:50:00.000-08:002009-12-16T08:00:37.041-08:00Viral Pazarlama Derken?Bir süredir yakın çevremden <span style="font-weight: bold;">Viral Pazarlama</span> ile ilgili olarak düşüncelerini soruyorum. Özellikle reklamcılık sektöründen olan bu arkadaşlar elbette çok olumlu şeyler söylerken bununla birlikte bazı konularda genel sıkıntılardan da bahsetmeyi ihmal etmiyorlar. Özellikle Viral Pazarlama'nın ülkemizde çoğunlukla <span style="font-weight: bold;">Viral Video</span> olarak algılanmasından, firmaların <span style="font-weight: bold;">Gerilla Pazarlama</span> yöntemlerini henüz çok iyi anlamamış olmalarından, bütçelerin çok komik miktarlarda olmasına rağmen markalar tarafından değmez bu işe bu kadar para mantığıyla karşılanmasından herkes şikayetçi. Çoğu marka yetkilisinin "Viral pazarlama derken tam olarak neyi kastediyoruz!?" sorusuna ben de şahit oldum. Bu yakınmalara kısmen ben de katılıyorum. Ancak daha kaliteli ve uzun süreli viral etkisi yaratacak işler çıkmaya başladıkça bütün bu sorunlardan kurtulacağımıza inancım sonsuz.<br /><br />Bununla birlikte bir kaç arkadaşımdan bana dair şikayetler de aldım. Artık blogumda dünyadan değişik viral gerilla çalışmaları bulup yayınlamadığımı söylüyorlar. Ben de bu yazıda bolca viral, gerilla ve ambient çalışması paylaşmayı uygun gördüm. Özellikle outdoor çalışmaları ağırlıklı olan bu derlemeden keyif alacağınızı düşünüyorum.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIQBA73DWEYSxTTjevKkmVkIHdfNtfUIhGAbLW1aVisQgU_FjroQN346mCBPXkQ19F1X6c_8nr11lHy5NmyE90cOGUn-LAwmQ0G2n7Wd-zvLkKlB6LQbDusU6vSyg9dZsr2G2-nv-SSnlE/s1600-h/XXL_Car_Wash_Care_Labels.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 283px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIQBA73DWEYSxTTjevKkmVkIHdfNtfUIhGAbLW1aVisQgU_FjroQN346mCBPXkQ19F1X6c_8nr11lHy5NmyE90cOGUn-LAwmQ0G2n7Wd-zvLkKlB6LQbDusU6vSyg9dZsr2G2-nv-SSnlE/s400/XXL_Car_Wash_Care_Labels.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415852466575082338" border="0" /></a>Yukarıda göründüğü gibi oto yıkamacısı bile olsanız, markanız için akılcı ve maliyeti düşük tanıtım yapmanız gerilla marketing ile mümkün oluyor.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHqpk8bAts0kEThWdUBB6gs0cM69XKMlrtdTFzD0iOiHQVeTXBX-nghDxUmlxYDvlHV4K5krx1Xz4LYA6rGbuKMQ0XZAwwrSaWTRU8ZDNKmfEouETMg56VwleZ8Q7Xum4goRMhRBGZa_fC/s1600-h/vwwish.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 283px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHqpk8bAts0kEThWdUBB6gs0cM69XKMlrtdTFzD0iOiHQVeTXBX-nghDxUmlxYDvlHV4K5krx1Xz4LYA6rGbuKMQ0XZAwwrSaWTRU8ZDNKmfEouETMg56VwleZ8Q7Xum4goRMhRBGZa_fC/s400/vwwish.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415851019564045202" border="0" /></a>Golf GTI'ın pek orijinal olmasa da uygulamada keyif veren otopark gerillası nedense bana hep çok sevimli geliyor.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoYDDz9I8gEANquWS-V2wtaMNsXVmx6zyReuNjkmS-gwQwD7TOEyJ0xQqCzS3ERqHhgpVfsdN-bZFSKmbk24ocvzaEmNRpuu6H1MrQYg_gf0B4d3SXd8zMd8ufK1muQDrWEZcnrcL5OpQy/s1600-h/tryvannwinterpark.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 280px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoYDDz9I8gEANquWS-V2wtaMNsXVmx6zyReuNjkmS-gwQwD7TOEyJ0xQqCzS3ERqHhgpVfsdN-bZFSKmbk24ocvzaEmNRpuu6H1MrQYg_gf0B4d3SXd8zMd8ufK1muQDrWEZcnrcL5OpQy/s400/tryvannwinterpark.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415851014637171858" border="0" /></a>Bıktıran otobüs raketi uygulamalarından. Fikir güzel ancak uygulama için daha detaylı bir çalışma olabilirmiş.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEho63CA-pfLnIPF4B8bL70f_k6dIfdsa2HqtfnWbwxAudj3Kag0YhAvMb4eztwZgDocjDkKUNf7Hq9_aXxsLLBImoNGNzj0e2AoYy4Cz_f-cMKpejxG3RXLNeqeCcSlWgtv0lfZWLFdPawH/s1600-h/topvar_bottle_or_trumpet.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 261px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEho63CA-pfLnIPF4B8bL70f_k6dIfdsa2HqtfnWbwxAudj3Kag0YhAvMb4eztwZgDocjDkKUNf7Hq9_aXxsLLBImoNGNzj0e2AoYy4Cz_f-cMKpejxG3RXLNeqeCcSlWgtv0lfZWLFdPawH/s400/topvar_bottle_or_trumpet.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415851010177567906" border="0" /></a>Slovakyalı hokey severlerin ellerindeki şişeler plastikten ve korna görevi görüyor. Stada cam şişeyle bira sokmak yasak olduğu için Topvar akıllıca bir taktikle fanatiklere eğlenceli bir oyuncak veriyor. Böylelikle TV yayınında bedava reklamını yapmış oluyor.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiGyShDM5G1oNFY4TMmjkLy1ci9XBEMKzZZcdU0jr2V_n39rANsI6qDFGaXgX_hXh0M38G_sJ_4KwYOlIXcrutPAmD0gPEb6FxenRqUZVVVCrCZVvWefm1IUEhXNP4oxSyn0hl1vSXGwdv/s1600-h/storage_Sliding_Doors.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 283px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiGyShDM5G1oNFY4TMmjkLy1ci9XBEMKzZZcdU0jr2V_n39rANsI6qDFGaXgX_hXh0M38G_sJ_4KwYOlIXcrutPAmD0gPEb6FxenRqUZVVVCrCZVvWefm1IUEhXNP4oxSyn0hl1vSXGwdv/s400/storage_Sliding_Doors.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415851002642510402" border="0" /></a>IKEA basılı işlerini seviyorum.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJqHT-Mky_ihaa2zoFGcGD1YVvuRMjckdMXuCM-eutgpK0PpZjKHyob0Vfbq7RpzlTVRI3pggfBQOvDBAbnUPtTimJ-CfoGjiEkCyi0cWBhNo593INo5jVka-9gDuW1qjR-lgToecy1ZT1/s1600-h/sms_0.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 212px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJqHT-Mky_ihaa2zoFGcGD1YVvuRMjckdMXuCM-eutgpK0PpZjKHyob0Vfbq7RpzlTVRI3pggfBQOvDBAbnUPtTimJ-CfoGjiEkCyi0cWBhNo593INo5jVka-9gDuW1qjR-lgToecy1ZT1/s400/sms_0.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415850995414923602" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgX8ZuzPbrg5OZyBfBwjqnQFvVGm3dlKdBRE1KB0PV-xk_OB1EGDGTZvdz8sSsodYx_QmgWWj3BqVha_-B5stqf5EWYG15huD1OWUjwSQjNXBjiwmLlTiTJDwMortnUnk4SOSP2hAZeB85C/s1600-h/polarizada.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 212px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgX8ZuzPbrg5OZyBfBwjqnQFvVGm3dlKdBRE1KB0PV-xk_OB1EGDGTZvdz8sSsodYx_QmgWWj3BqVha_-B5stqf5EWYG15huD1OWUjwSQjNXBjiwmLlTiTJDwMortnUnk4SOSP2hAZeB85C/s400/polarizada.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415829447148419906" border="0" /></a>New Axe'ın Day&Night konsepti için hazırladığı outdoor ve basılı işleri gece/gündüz ayrımını çok zekice veriyor.<br /><br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnrhmt5OI0u1rP87vuVYihIu_lHYfnX0FEvftRn96vmmFfscjWMk8ghQPJu4U3ZXn94Jr_9D9OaSdD42B2zPngrVtkNRryTdTcPsrCufTQ8TJGoThpUyCCeunQwQji-aeZqPtWro9eYEZQ/s1600-h/playboy_big_brother.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 303px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnrhmt5OI0u1rP87vuVYihIu_lHYfnX0FEvftRn96vmmFfscjWMk8ghQPJu4U3ZXn94Jr_9D9OaSdD42B2zPngrVtkNRryTdTcPsrCufTQ8TJGoThpUyCCeunQwQji-aeZqPtWro9eYEZQ/s400/playboy_big_brother.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415829445929077842" border="0" /></a>Playboy'un gerilla çalışmasında, Brezilya'nın Biri Bizi Gözetliyor (Big Brother Brazil) yarışmasındaki cesur görüntüleriyle Playboy'un dikkatini çeken ve yarışmanın ardından dergiye çıplak poz veren Michelle Costa'nın duyurusu yapılıyor. Kendinizi Biri Bizi Gözetliyor evindeymiş gibi hissedeceksiniz deniyor.<br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNCiVbxtcfSQ6M_Wd8pq2zs7cqzH2TsPEKia_Tq5ZF1DltHaWvId-tgXkO6ILSXfWm4OsNbsbuV3q8FUIZNVVWJM20-XOorQeQVxwBr5wLEACSjddMCTjwuowg-CaQwWk0c8ibWNkI_RzD/s1600-h/pizzahutdelivery.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 282px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNCiVbxtcfSQ6M_Wd8pq2zs7cqzH2TsPEKia_Tq5ZF1DltHaWvId-tgXkO6ILSXfWm4OsNbsbuV3q8FUIZNVVWJM20-XOorQeQVxwBr5wLEACSjddMCTjwuowg-CaQwWk0c8ibWNkI_RzD/s400/pizzahutdelivery.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415829442412197954" border="0" /></a>Artık "Fast Food" kavramının dayanak noktası motorlu kuryeler. "Pizza Boy" şehri dolanırken markasının tanıtımını da çeşitli ve eğlenceli yollarla onu görenlere sunuyor.<br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6upjSfsFcXoNlsl_7kZRE_h7PKACEz5BMcAx_KsRGnHSPc9NLMNRnNwHbr0I2MHo2R0tpUUFnOjrMoQjrxuhFMH8B4znoyA6pkDVOY7vONVmkOCPysK7wSl8pV-xaVsEUVczic-2duBF9/s1600-h/original_sponge.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 285px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6upjSfsFcXoNlsl_7kZRE_h7PKACEz5BMcAx_KsRGnHSPc9NLMNRnNwHbr0I2MHo2R0tpUUFnOjrMoQjrxuhFMH8B4znoyA6pkDVOY7vONVmkOCPysK7wSl8pV-xaVsEUVczic-2duBF9/s400/original_sponge.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415829435662634706" border="0" /></a>Bir sebil. Bir sünger. Harika bir gerilla. Bu kadar basit.<br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2s15qQO2jPfFSV5K0-Jlw1J6VK_O_OEmn9H7eR9X3hUOjk2d2yvkslfHxOhRy9lE3RUiWYCVL-IZxJMxpJBMZoSAvvpfdBD4x4qvtGUrIRgEbq2uW-r-JoNGijGNkoanXj_P1ik3b5eBy/s1600-h/olay_im_53.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 267px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2s15qQO2jPfFSV5K0-Jlw1J6VK_O_OEmn9H7eR9X3hUOjk2d2yvkslfHxOhRy9lE3RUiWYCVL-IZxJMxpJBMZoSAvvpfdBD4x4qvtGUrIRgEbq2uW-r-JoNGijGNkoanXj_P1ik3b5eBy/s400/olay_im_53.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415829432256022754" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhECTikWkdHRYwM4CMQGJv7wnDCg03OXuF-mQyylNrxTgMVZiZAUz7nKPoS25kMJFyWTbr1R8uk5o2lIHlcFLRUDl30bx99jDe_V88CLImPoAaII7dry0FfvG6a2bXIHCE4FjsHV5M9EMiS/s1600-h/olay_im_42.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 265px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhECTikWkdHRYwM4CMQGJv7wnDCg03OXuF-mQyylNrxTgMVZiZAUz7nKPoS25kMJFyWTbr1R8uk5o2lIHlcFLRUDl30bx99jDe_V88CLImPoAaII7dry0FfvG6a2bXIHCE4FjsHV5M9EMiS/s400/olay_im_42.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415828600106768386" border="0" /></a>Kim demiş her sektör Viral Pazarlama ya da Gerilla teknikler için uygun değildir diye.<br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKSgGHKixoPVFE6QMslqV-6F1-F-FEa5OCYD2G5Ae-wtU5ZcGRVhrM4kFO3MkiImHU6LuwQVk4B3UbaoWEwUAPe1czh86aNGh4rX3fX9XKKO9RNQw6RJtkaisBdsPtniTAllkfMjxW0kgP/s1600-h/Nha-Xinh-Folding-Shelf.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 307px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKSgGHKixoPVFE6QMslqV-6F1-F-FEa5OCYD2G5Ae-wtU5ZcGRVhrM4kFO3MkiImHU6LuwQVk4B3UbaoWEwUAPe1czh86aNGh4rX3fX9XKKO9RNQw6RJtkaisBdsPtniTAllkfMjxW0kgP/s400/Nha-Xinh-Folding-Shelf.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415828588156097954" border="0" /></a>IKEA'dan beklerdim.<br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgorbeYimiMZn0ZXtoTvYcTLDBczKMpSlsJHLv69KrBI-SRctPEZv3AIQfG0YrW33nWpLm6R3zCgz94XUT229-k561VxC5L1ShYPu-qOtWbYgWHVmG_7bZxajTikk536nAjSXY0bHohqPK6/s1600-h/mastercardhannah.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 266px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgorbeYimiMZn0ZXtoTvYcTLDBczKMpSlsJHLv69KrBI-SRctPEZv3AIQfG0YrW33nWpLm6R3zCgz94XUT229-k561VxC5L1ShYPu-qOtWbYgWHVmG_7bZxajTikk536nAjSXY0bHohqPK6/s400/mastercardhannah.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415828586193184066" border="0" /></a>MasterCard'ın sevgililer gününe özel çalışması. Şimdi bazılarınız "Aaa bu o değil mi?" diyecektir. Siz sormadan söyleyeyim, yukarıdaki çalışma daha önce yapıldı. :)<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKpvIITPhw7LQ9A3P3-ml24AjrSPv7jFQ1QpL9Zi6hcLD9Kos8EVeSIZbCWdateXoOCCGw8V9PXM4RWmlSmQ8QLhOTjnyBFjydJ6ZH6RjedPhw180TFKg_qL6bHK_k3RgTSDl9Xec-ZvW0/s1600-h/Landrover.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 317px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKpvIITPhw7LQ9A3P3-ml24AjrSPv7jFQ1QpL9Zi6hcLD9Kos8EVeSIZbCWdateXoOCCGw8V9PXM4RWmlSmQ8QLhOTjnyBFjydJ6ZH6RjedPhw180TFKg_qL6bHK_k3RgTSDl9Xec-ZvW0/s400/Landrover.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415828580515051922" border="0" /></a>Land Rover'ın acayip bir reklam anlayışı var. Birbirinden kopuk pek çok mesajı farklı mecralarda, değişik tekniklerle aynı anda sunabiliyor. Bir gün işlevsel, ertesi gün duygusal başka bir gün güvenilir oluyor. Ama bu çalışmalarının hepsiyle tek bir mesaj veriyor; biz bu işten anlıyoruz.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmvGKbjDVPDt9gtCtKkcwwYlI5lAhjXVnaXM6PK9IRRt3tK23y8OZuE5d-2Lz6BzsfWWhJcSGyTRWo3T5oeZ1Y6IEgPuCv-1eeQI_M41XCeT-DsuNwRGWsN65kWL7rH4xY-P5Ggc9dQnVi/s1600-h/ibelieve_Clorets_targets.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 283px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmvGKbjDVPDt9gtCtKkcwwYlI5lAhjXVnaXM6PK9IRRt3tK23y8OZuE5d-2Lz6BzsfWWhJcSGyTRWo3T5oeZ1Y6IEgPuCv-1eeQI_M41XCeT-DsuNwRGWsN65kWL7rH4xY-P5Ggc9dQnVi/s400/ibelieve_Clorets_targets.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415828572488175042" border="0" /></a>Koku giderici ürünler bakalım daha neler çıkartabilecek. Özellikle sakızlardan çok şey bekliyorum.<br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzfTvF_x_yPNrRSEo3mJDbYLPhIRMki7hHMzwFmB8EdY6mgrByqWQlcHTzdayWHFeG1rs4hNhV7AdynogDbWDvi08iQ5lYxp3Dv_MNKqTDlPxWOvG2unpqx5p3vCEkZU_wV93LurOx74So/s1600-h/house_smile-mask_english1.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 234px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzfTvF_x_yPNrRSEo3mJDbYLPhIRMki7hHMzwFmB8EdY6mgrByqWQlcHTzdayWHFeG1rs4hNhV7AdynogDbWDvi08iQ5lYxp3Dv_MNKqTDlPxWOvG2unpqx5p3vCEkZU_wV93LurOx74So/s400/house_smile-mask_english1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415827059240966066" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjB_ETM6KRz7Zy3xDPVEBIvzYuPuj2k4-RrPK3FsdZ-iWcgmMf6piD0tXR2QEvIsFbcEnlktq8xlsXiO2b7zoYk7HShwXIFebcgINLgug4mNuhKGCjuGz9-eu9w9Xsuca0C_T5jlxa-krXE/s1600-h/house_bandage_english.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 234px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjB_ETM6KRz7Zy3xDPVEBIvzYuPuj2k4-RrPK3FsdZ-iWcgmMf6piD0tXR2QEvIsFbcEnlktq8xlsXiO2b7zoYk7HShwXIFebcgINLgug4mNuhKGCjuGz9-eu9w9Xsuca0C_T5jlxa-krXE/s400/house_bandage_english.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415827054392032162" border="0" /></a>Daha önce bir <a href="http://yazmadan.blogspot.com/2009/08/fringe-viralde-de-iddial.html">yazımı</a> Fringe'in viral tanıtım yöntemlerine ayırmıştım. Yine Dexter adlı dizinin de efsane bir kaç çalışması olmuştu. True Blood sevenler de hatırlayacaktır, tear off board çalışmasıyla etkileyici bir kitle yakalamıştı. Bunlar da sevdiğimiz bir başka dizi House'un kurnaz çalışmaları.<br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghTxJO-EYVPrXw5K_MM3Q5CegdkUcAmDw-bjnnuxC25rLQNKS6d3hVMth0oI8kxG-s_em4uwQFW1-_3JHhsGuSie2XQmcu6vDENWgjdoe-SqhiOwHLcciokNHfnmVC-mBEp1kaPS2xcLuc/s1600-h/Fiatmilan.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 254px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghTxJO-EYVPrXw5K_MM3Q5CegdkUcAmDw-bjnnuxC25rLQNKS6d3hVMth0oI8kxG-s_em4uwQFW1-_3JHhsGuSie2XQmcu6vDENWgjdoe-SqhiOwHLcciokNHfnmVC-mBEp1kaPS2xcLuc/s400/Fiatmilan.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415827046899435138" border="0" /></a>Fiat'ın Milan'daki gerilla çalışması. Saksı arabalar.<br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgL7m1yyXs_ASsQLFDcJYO-xAmr1A3UmU5yAZbiVLu9W5d7kR6kbPEnZDbOdB0b1sgXqcpgLces7nACV-celT6USpu1fpvfSZ406boBoBj-xJynZsGDcS8w8K5SLZ8QivatfapK6TtmzIkO/s1600-h/ENCENDEDOR_AMNISTIA_INGLES.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 276px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgL7m1yyXs_ASsQLFDcJYO-xAmr1A3UmU5yAZbiVLu9W5d7kR6kbPEnZDbOdB0b1sgXqcpgLces7nACV-celT6USpu1fpvfSZ406boBoBj-xJynZsGDcS8w8K5SLZ8QivatfapK6TtmzIkO/s400/ENCENDEDOR_AMNISTIA_INGLES.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415827044969895106" border="0" /></a>Amnesty International için çalışan ajnaslar boş geçmiyorlar.<br /><br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8PlXr0ZW5KTO7dwRzgDo1iLJxEO6cLx_XrRjQAQm4NBDc9r1kUgABWbvzu4HSkjQ50ZHkP_5DdgPnAV_FxqmgCf_rnLY_YXL4VROwUmwOtTEXiPKDKpe28Z7nUTrV4SmVeQ0CYylBnCBH/s1600-h/Don-Draper-Doll.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 283px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8PlXr0ZW5KTO7dwRzgDo1iLJxEO6cLx_XrRjQAQm4NBDc9r1kUgABWbvzu4HSkjQ50ZHkP_5DdgPnAV_FxqmgCf_rnLY_YXL4VROwUmwOtTEXiPKDKpe28Z7nUTrV4SmVeQ0CYylBnCBH/s400/Don-Draper-Doll.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415827040435000882" border="0" /></a>Delisine MadMen. =)<br /><br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiixYOW2l6Ec2Mk1_M55S8So4jKuXLfWwWQX84xm2jz9P3qE4tpkYy6eXooJKe2A5fVbUAw6TULQHSC3vfaFEN48S9RbLGBOfAoYoqMr55DRTVjWzpy_QjICrifmHe3tPoVctLKAReHWVin/s1600-h/dhlboxes.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 280px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiixYOW2l6Ec2Mk1_M55S8So4jKuXLfWwWQX84xm2jz9P3qE4tpkYy6eXooJKe2A5fVbUAw6TULQHSC3vfaFEN48S9RbLGBOfAoYoqMr55DRTVjWzpy_QjICrifmHe3tPoVctLKAReHWVin/s400/dhlboxes.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415826354309651906" border="0" /></a>Dünyanın öbür tarafına kadar giden tünel DHL kutusundan geçiyor.<br /><br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJU0LtguFhPe3sUikxbjk10pH0rSY6ncfEMLhzk5togmS_bfBTUVxd7-PRZ7jg5IHfgtcqu0A1eQ9ean9L8kpLRYqNXOg1dPqhGqlWClYRThfnDCA40OcpUHR-z9FEFqNQjOENhpoh_TCJ/s1600-h/crisissnow.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 305px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJU0LtguFhPe3sUikxbjk10pH0rSY6ncfEMLhzk5togmS_bfBTUVxd7-PRZ7jg5IHfgtcqu0A1eQ9ean9L8kpLRYqNXOg1dPqhGqlWClYRThfnDCA40OcpUHR-z9FEFqNQjOENhpoh_TCJ/s400/crisissnow.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415826347608165458" border="0" /></a>Bizde de çok tartışılan bir konu bu. Tamam kar yağsın ama şehirlere yağmasın, dağlara yağsın kabul.<br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6qB_HLScfO-uDuv9-psXBrWokwc28IqWYHD1MJXNWj2yUm4FaQdy_OLKWMmfFctTNpC979mD5cWx1xOeBTne-4_UwKDpvzXPg0GnNC7teJ8EsCqG8oepNDcAEZzDzJKw7BQMT024obU0O/s1600-h/chinafountain.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6qB_HLScfO-uDuv9-psXBrWokwc28IqWYHD1MJXNWj2yUm4FaQdy_OLKWMmfFctTNpC979mD5cWx1xOeBTne-4_UwKDpvzXPg0GnNC7teJ8EsCqG8oepNDcAEZzDzJKw7BQMT024obU0O/s400/chinafountain.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415826344834636194" border="0" /></a>Uzun zamandan beri değişik tasarımlı bir bağış toplama kutusu bekliyordum. Bunu görünce tamam dedim. Konu: Batı Çin'deki kurak topraklar ve tarıma elverişsiz alanlar yüzünden susuzluk çeken insanlar. Çalışma: Bingo!<br /><br /><br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgagWJ6pveN9HP_g2NPGBizDi5E__yFeJJy_hQAxU03s-40Ic1tWMLQbfLZmIMFRagvkMC4ENVaJft_vqhjGZnFTCDBmr37fIe0aQY89eqD5bYnK9pPxaizDrbqTNaM5U3c7goFd3uVCMCL/s1600-h/boschcalendar.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 282px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgagWJ6pveN9HP_g2NPGBizDi5E__yFeJJy_hQAxU03s-40Ic1tWMLQbfLZmIMFRagvkMC4ENVaJft_vqhjGZnFTCDBmr37fIe0aQY89eqD5bYnK9pPxaizDrbqTNaM5U3c7goFd3uVCMCL/s400/boschcalendar.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415826337209992962" border="0" /></a>Nedense takvim çalışmalarını hiç sevmiyorum. Ama bu hoşuma gidiyor.<br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRhW-G8Hc7WiG1H-txgV3CNd6PHhLZ8DrOde6rKi5E7kbMVWICDodmypFqykZ9pC7uqwpqGxcdBXaOhYyHEMHtWtRaqJakd8oFxrNBs2ErJxKcLbI1OFM9fwE6sOj_8GRRTrA9LF82Wj73/s1600-h/bank-mazon-72.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 283px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRhW-G8Hc7WiG1H-txgV3CNd6PHhLZ8DrOde6rKi5E7kbMVWICDodmypFqykZ9pC7uqwpqGxcdBXaOhYyHEMHtWtRaqJakd8oFxrNBs2ErJxKcLbI1OFM9fwE6sOj_8GRRTrA9LF82Wj73/s400/bank-mazon-72.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5415826335880709538" border="0" /></a>İsrail'den bir sosyal sorumluluk projesi. Tel-Aviv'de pek çok noktaya konan çöp kutularının ağzından önlerinde durdukları restoranların atıkları bir gurme gibi değerlendirmeye alınıyor. Sokakta aç sefil yaşayan onca insan varken, kullanılabilecek yiyecekleri atmamaya özen gösterin gibi ulvi bir görev edinmişler kendilerine.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-20423431731069167832009-12-14T01:48:00.000-08:002009-12-14T03:20:04.680-08:00Eyvah Markam Jenerik Oldu!Pazara yeni giren bütün üreticilerin ya da yeni bir ürünle sektöre ilk defa penetrasyon yapan girişimcilerin tümü bu hayalle yanıp tutuşuyordur herhalde. Düşünsenize, pazara bir ürün sokuyorsunuz, herkes bu üründen kullanmaya başlıyor ve sizden başka kimse bu ürünü -henüz- üretmiyor. Bu, koca bir göl dolusu balığı tutmak üzere elinde olta bulunan tek kişinin siz olmasıyla aynı. Mutluluk verici.<br /><br />Ancak yeni nesil pazarlama şartlarında <span style="font-weight:bold;">jenerik marka</span> olmak bir kabusa dönüşebilir. Son dönemlere baktığımızda bu sorundan muzdarip markalar görmek mümkün. Bu yazıyı yazmama sebep olan marka ise <span style="font-weight:bold;">UFO</span>.<br /><br />Öncelikle Ufo'nun çok kısa zaman içerisinde infrared teknolojisini kendi adıyla anılan bir sektöre çevirip takdir edilmesi gereken bir stratejiyle jenerik marka yaratmasını izledik. Hemen ardından rakipler pazara girdi. Elbette en başlarda göldeki tüm balıkları tek başına toplayan Ufo da buna hazırlıksız değildi. Frekans ve iletişim değiştirerek tüketiciye daha duygusal yaklaşmaya başladı. Hatta hemen ardından pazara çok iddialı bir giriş yapan <span style="font-weight:bold;">Vecta</span> ile kısa süreli bir savaş yaşadı.<br /><br />Bir dönem her ne kadar sevimsiz ergen <span style="font-weight:bold;">Havuç</span> karakteri ile bir kampanyada ısrar etse de daha fazla uzatmadan bu sıkıntıdan uzaklaştı. Ufo'nun hedef kitle tanımını çok doğru yaptığına inanıyorum. Özellikle 2007 ve 2008 dönemindeki televizyon reklamlarıyla ve kampanyaları ile kartlarını çok doğru oynayan Ufo, 2005 itibariyle çıktığı yola lider başlayıp, lider devam etmeyi bildi.<br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/8NtQSVij7-I&hl=en_US&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/8NtQSVij7-I&hl=en_US&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object><br />Şimdilerde UFO jenerik marka olmanın zorluklarıyla uğraşıyor. "UFO" damgalı ürünlerin gerçek Ufo olduğunu, sahtelerinin alınmaması gerektiğini, gerçek Ufo'nun daha karlı ve güvenli olduğunu da arada geçirerek geniş kapsamlı bir Ufo algısı yaratmaya devam ediyor. Aslında bunda yanlış olan bir şey yok. Ancak pazarda jenerik olan Ufo'nun reklam kampanyalarında her nedense sanki tek güçlü, sağlıklı ve güvenli ürünü kendileri üretiyor, diğerleri tamamen sahtekar, kaçakçı, aşağılık insanlarmış gibi gösteriliyor. Evet anlarım, sen bir jenerik markasın ve bir şekilde kendini ayırıştırman gerekiyor. Zamanında <span style="font-weight:bold;">Pimapen</span>'in yaşadığı büyük sorunlarla cebelleşmemek için bunu yapmak zorundasın. Ancak bunu yaparken pazardaki tek orijinal ve kaliteli ürün seninki diğerleri "sahte" anlayışında olursan bu temiz bir ticaret olmaz.<br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/4HZVfVvDVgM&hl=en_US&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/4HZVfVvDVgM&hl=en_US&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object><br />Kendi pazarına sahip çıkmak bir marka için erdemli bir tavırdır. bunu Vecta kapışmalarında gördük. Yurtdışı reklamları bile ayrı çekilen Ufo için bunlar takdir edilmesi gereken şeyler ancak son reklamlarıyla birlikte Ufo'nun infrared teknolojide tek makul ve kıymetli marka benim siz ısrarla <span style="font-weight:bold;">UFO</span> işlemeli ürünü isteyin dersen kazanacağın tek şey antipati olur. Bu ülkede <span style="font-weight:bold;">Kumtel</span> yıllardan beri bu işlerle uğraşıyor.<br /><br /><div><object width="420" height="339"><param name="movie" value="http://www.dailymotion.com/swf/xaz6gd" /><param name="allowFullScreen" value="true" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><embed src="http://www.dailymotion.com/swf/xaz6gd" type="application/x-shockwave-flash" width="420" height="339" allowFullScreen="true" allowScriptAccess="always"></embed></object></div><br />Elbette Ufo'nun yurtdışı (özellikle Ukrayna) çalışmaları olsun, 2 aşamalı yürüttüğü yurtiçi çalışmaları olsun bilinirliliğini ve doğal olarak pazar payını sürekli yukarılarda tutuyor. Bir de tüm ülkede etkisini çok hızlı bir şekilde gösteren sigara yasağı ile açık hava alanlarına yönelik ısıtma çalışmalarına birden bire yüklenen işletmelerin ilk tercihleri arasında yer alıyor Ufo ve türevleri. Ne diyelim, sigara içenler üşümesin diye düşündükçe mekan sahipleri (ya da müşteri kaybetmeyelim diye mi desek) ışıklı ısıtıcı firmaları daha çok dalgalandırır bu sektörü. Böylelikle piyasa canlanır, daha çok iş imkanı sağlanmış olur belki de.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-69058992605035351152009-12-10T23:45:00.000-08:002009-12-11T00:45:23.257-08:00Pazularım ve Ben İş Dünyasına HazırızHer zaman sporun, iş dünyasının bir yansıması olduğuna inanmışımdır. Kişinin kendi gelişimini çok yönlü olarak ele alırken, fiziksel gelişimini de aynı paralellikte sürdürmesi her anlamda başarıyı hedeflediğinin bir göstergesidir benim için.<br /><br />İş dünyasının tüm zorlukları ve hesaplamaları düzenli spor yapan biri için de aynen geçerlidir. Özellikle toplantılar esnasında spor yaptığı belli olan insanlara daha çok güvendiğimi farkettim. Pek doğal ki sadece üçgen vücutlu diye kimseyle körü körüne bir iş ortaklığına da girilmez. Ya da tombul diye kimsenin işleri hakkında peşin hükümde bulunulmaz. Ancak biliyorum ki aşağıda sıralayacağım sebeplerden ötürü iyi spor yapan insanlar işlerini de daha iyi yaparlar:<br /><br />>> Öncelikle düzenli spor yapan insan, <span style="font-weight:bold;">düzenlidir</span>. Günü programlar, işlerini zamanında bitirir, antrenmanını zamanlar ve asla bu programdan şaşmaz.<br /><br />>> Başarılı bir vücut gelişiminin aksatmadan takip edilmesi gereken uzun bir maraton olduğunu kabul eden insan, başarıya giden yolun da uzak ve sabır isteyen bir hedef olduğunu bilir. O yüzden <span style="font-weight:bold;">sabırlı</span> ve <span style="font-weight:bold;">inatçıdır</span>. Belirlediği hedeflere varana kadar yılmayan bir insan iş dünyasında aranılan bir özelliktir.<br /><br />>> Her spor efor ister. Bu zorlu mücadeleye hazır olan insan iş dünyasında çıkabilecek güçlüklerle de omuz omuza mücadele vereceğini bilir... <span style="font-weight:bold;">Dayanıklıdır</span>, <span style="font-weight:bold;">pes etmez</span>.<br /><br />>> En keyifli spor aktiviteleri takım oyunlarıdır. Futbol, basketbol, voleybol vb. gibi spor aktivitelerine sürekli devam eden insanlar iş hayatında da <span style="font-weight:bold;">takım oyuncusu</span> olmayı, <span style="font-weight:bold;">lider</span> olmayı, <span style="font-weight:bold;">paylaşımcı</span> ve <span style="font-weight:bold;">yardımcı</span> olmayı daha rahat çözümleyebilirler.<br /><br />>> Spor aynı zamanda rekabetçidir. Bireysel sporlarda dahi insan kendisiyle yarıştığı için her zaman bir müsabık ruh içerisindedir. Bu yüzden iş dünyasında da hep <span style="font-weight:bold;">gelişimci</span> ve <span style="font-weight:bold;">yarışmacıdır</span>.<br /><br />>> Her sportif aktivitenin bir de riski vardır. Koşarken düşmek, yüzerken kramp girmesi, ters bir hareketle bilek burkulması, ağır kaldırırken sakatlanmak gibi pek çok tehlike sporcuları her an yakalayabilir. Ancak bütün bunlar insana <span style="font-weight:bold;">tedbirli</span> olmayı öğretir. İş dünyasında da krizlere karşı tedbirli ve sonrasında da <span style="font-weight:bold;">sakin</span> ve <span style="font-weight:bold;">bilgili</span> olmanın önemi tartışılmaz.<br /><br />>> Elbette spor yapan insanlar daha <span style="font-weight:bold;">sağlıklı</span>, <span style="font-weight:bold;">mutlu</span>, <span style="font-weight:bold;">keyifli</span> ve <span style="font-weight:bold;">huzurlu</span> olurlar. Mesleki stresten daha fazla uzaklaşmış ve kafa dinginliği sağlamış insanlar elbette daha <span style="font-weight:bold;">yaratıcı</span> olmaya müsaittir. Bunun yanı sıra pek çok sektörde çok önemli olan diğerleri üzerindeki <span style="font-weight:bold;">karizma</span> yine sportif bir vücut ile daha çabuk kurulabilir.<br /><br />>> Bir de özellikle sektör reklam - pazarlama gibi kol gücüne ne zaman nerede ihtiyaç duyulacağı belli olmayan çılgın bir sektörse, spor yapanların tarafında yer almak herkes açısından sağlıklı bir karar olacaktır. :)<br /><br />Dediğim gibi tüm bunların anlamı sporcu iş insanlarının diğerlerinden çok daha iyi olması değil. Ancak bir avantaj olduğu ortada değil mi?Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-21720716298420110632009-11-12T05:22:00.000-08:002009-11-12T05:27:22.257-08:00Tozlu Dergi İlanları<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidOsuwreOgyNCQ9w5u76tJ_umLXSTTXklSIbPGhtsbmy-pS-Yz0hTOKBsA0RkbLA3_HGiYebcPP-CwrCP5Pg4LJvgbJhGmkyYQibWEsYfnfgq-p5CqhsoAzJIaVAoplXAji-CpAcne4mBa/s1600-h/2723263285_934008a82a_o.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 294px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidOsuwreOgyNCQ9w5u76tJ_umLXSTTXklSIbPGhtsbmy-pS-Yz0hTOKBsA0RkbLA3_HGiYebcPP-CwrCP5Pg4LJvgbJhGmkyYQibWEsYfnfgq-p5CqhsoAzJIaVAoplXAji-CpAcne4mBa/s400/2723263285_934008a82a_o.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403150028237581666" border="0" /></a><br />Reklam, insana hükmeder. Etkilemek istediği kitleyi çeşitli yollarla himayesi altına alıp, çok yüzeysel anlamıyla ürünü kurbanlarının en yakın dostu, en büyük ihtiyacı olarak tanıtmayı hedefler.<br /><br />Yeni nesil reklamcılıkta pek çok duygu ve düşünceye yer verilip metaforlardan (arketip) yararlanılırken, bundan yıllar yıllar önce, henüz her şeyin siyah-beyaz olduğu dönemlerde, “reklam” bilinçli olarak kendine başka bir misyon daha yüklemişti. Henüz icatların yeni yeni yer bulduğu, insan psikolojisinde keşiflerin yapıldığı, teknolojideki gelişmelerin şaşkınlık yarattığı, günümüz insanından çok daha naif bir hedef kitle tanımının yer aldığı o dönemlerde reklamlar çarpıcı, bilgilendirici ve de öğretici olmalıydı.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRM5iKQUvQnTsx9X13hyphenhypheny3k1-rjSMom04sP2z7CLIfsqVMC5ID4GqvaHZl7TZyTO-w-GU9DUDXbxFFYCKI8tbHQIKibWWlp6_e4W0rnjRv6bh_eLBC1SBMiom2sfxegRU69KfTdBdH3y0u/s1600-h/multishower.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 308px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRM5iKQUvQnTsx9X13hyphenhypheny3k1-rjSMom04sP2z7CLIfsqVMC5ID4GqvaHZl7TZyTO-w-GU9DUDXbxFFYCKI8tbHQIKibWWlp6_e4W0rnjRv6bh_eLBC1SBMiom2sfxegRU69KfTdBdH3y0u/s400/multishower.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403150358660712866" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUR_cx6IqtDE2CQC04LVHpD9uusBoaeIeXHrQm7IgpVjE4kW52Vr68y4UW1IHBs2QDELEOHp3Qp0bYm_GAtWrwR-zKQumBO5FA5kqG9081JLrRQ86eEegxDHpBKcrc-Huj0z4lALAEfN67/s1600-h/telephone.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 301px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUR_cx6IqtDE2CQC04LVHpD9uusBoaeIeXHrQm7IgpVjE4kW52Vr68y4UW1IHBs2QDELEOHp3Qp0bYm_GAtWrwR-zKQumBO5FA5kqG9081JLrRQ86eEegxDHpBKcrc-Huj0z4lALAEfN67/s400/telephone.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403150718217789186" border="0" /></a><br />Daha önce hiç görmediği bir içecekle karşılaşan, şöminede dökme demir arasında tost yaparken mutfak robotu denen bir aletle tanışan, ilaç sektöründeki gelişmelerle kendilerini şifacıların sihirli dünyasında bulan, gördüğü her yeni şeyi denemeye hazır meraklı bir tüketici grubu karşınızda duruyorken işiniz çok zor olmayacaktır. Hele bir de dönem itibariyle reklamını yapacağınız ürünün, muhtemelen pazardaki ilk ve tek ürün olacağını düşünün!<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGgTvqut5yIR9RcMqYRzYh4KrfsbU55Bcvyv_ygOklsPRb9UtcUh494q37lqSVGUup_8RlVqkSAvEcx-LZtHnOvN-PTMw1u4tDcj16i9oHqV-SSbVkd9GGrmh8OrRQp-3GkdEXuow8Q6cu/s1600-h/kenwoodchef.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 396px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGgTvqut5yIR9RcMqYRzYh4KrfsbU55Bcvyv_ygOklsPRb9UtcUh494q37lqSVGUup_8RlVqkSAvEcx-LZtHnOvN-PTMw1u4tDcj16i9oHqV-SSbVkd9GGrmh8OrRQp-3GkdEXuow8Q6cu/s400/kenwoodchef.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403150954236471634" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUpPEZYLHDFZpBDlu5qCe38Z5llQM35H_yD2IeozedGdJMNzXWpwtxnoH11z7HZSGoJacpSVzqs0NumNBTEq3FfKIm1QR_26pFzipdIOcVuRIVDJNAx1EaVXX9Q2_0lCk34R4epsbzo1eV/s1600-h/tide1954.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 276px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUpPEZYLHDFZpBDlu5qCe38Z5llQM35H_yD2IeozedGdJMNzXWpwtxnoH11z7HZSGoJacpSVzqs0NumNBTEq3FfKIm1QR_26pFzipdIOcVuRIVDJNAx1EaVXX9Q2_0lCk34R4epsbzo1eV/s400/tide1954.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403152081060740594" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidM_mCm8lZzNZbW7fVXQBjOfKovnMiGYiQTA-fpoot1DgLOlAK53OxrNrGkUxicm1Cv4yg3DyWC5Tu4Q_9T47pphzEfWM5_7KYW0z4hm8P8kPnQK2l4yPpJwA4AewFII5x-rtFgBrL0o_P/s1600-h/coca+cola+1939B.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 272px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidM_mCm8lZzNZbW7fVXQBjOfKovnMiGYiQTA-fpoot1DgLOlAK53OxrNrGkUxicm1Cv4yg3DyWC5Tu4Q_9T47pphzEfWM5_7KYW0z4hm8P8kPnQK2l4yPpJwA4AewFII5x-rtFgBrL0o_P/s400/coca+cola+1939B.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403152438106229378" border="0" /></a><br />Aslında 1940’lı yıllara gittiğimizde daha sonraki dönemlere ait reklam çalışmalarının nerelere dayandığını rahatlıkla görebiliriz. Özellikle komünist rejimin provokasyon ve bilgilendirme amacıyla yaratmış olduğu posterler, II. Dünya Savaşı sırasında hem ittifak hem de itilaf kuvvetlerine ilham verdi. Sadece poster olarak değil, provokatif filmler, radyo cıngılları, tanıtım broşürleri ve el ilanları gibi pek çok mecrada artık sadece verilmek istenen mesajın değil, nasıl verildiğinin de önemli olduğu fark edildi. Elbette komünizmin grafik sanatlarına etkisi günümüzde de devam etmekte.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_61LhT-WB16EUEs102ydboHWGGCmEwd8uvbFOPY9cpomwYe2QfeatLOkgX9F-Gclz0SMHCcDX32MHz9lv71qwbpbzKH0R8pG4RrBgn7jQLoKfaPn42WGvm01CpU5Pa1juNhYBpehF0tug/s1600-h/communistbro.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 267px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_61LhT-WB16EUEs102ydboHWGGCmEwd8uvbFOPY9cpomwYe2QfeatLOkgX9F-Gclz0SMHCcDX32MHz9lv71qwbpbzKH0R8pG4RrBgn7jQLoKfaPn42WGvm01CpU5Pa1juNhYBpehF0tug/s400/communistbro.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403152674974548482" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQnSY1o4vjWAXc75huQZfmE_n1nmwuLggHbA2pIw-mAoNVRgz7418sRe4YIXT6Vwvo2vqYVvO43yum64nqvQ1wwUtYlZYWC1jAA7YtfHx01XMjOVrEcSXontP5M01aLeMRmQ9c4Jw9UEXu/s1600-h/qweew3232.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 283px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQnSY1o4vjWAXc75huQZfmE_n1nmwuLggHbA2pIw-mAoNVRgz7418sRe4YIXT6Vwvo2vqYVvO43yum64nqvQ1wwUtYlZYWC1jAA7YtfHx01XMjOVrEcSXontP5M01aLeMRmQ9c4Jw9UEXu/s400/qweew3232.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403153042942162818" border="0" /></a><br />Tam da o sıralar batı kültüründe, dünya savaşlarının baskısı altında çok bunaldıkları için olsa gerek, kadın-erkek ilişkileri konusunda bir patlama yaşandı. Uzun süre savaşan erkeklerin “kadın ihtiyaçları(!)” dönemi anlatan filmlerde bile sık sık kullanılmış bir temadır. Bu yaklaşımla reklam sektörü kendine yeni bir kapı açarak çalışmalarında kadın-erkek ilişkilerine ve cinselliğe yer vermeye başladı. Yani “sex sells” o zamanlar için de geçerliydi.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwpckimMaGjuuCYrukTSdLhm8yziowbzGyrdheoea7gZVSHkYDCwn2BhL8Kj2c15pxeUD76CquVVzuKbCMb4q5RJi8cOtE5b57Gz1KHrEyHdocm-dFu2yMvhaJnFio5p-qa3rTBXz1mfeY/s1600-h/announce.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 267px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwpckimMaGjuuCYrukTSdLhm8yziowbzGyrdheoea7gZVSHkYDCwn2BhL8Kj2c15pxeUD76CquVVzuKbCMb4q5RJi8cOtE5b57Gz1KHrEyHdocm-dFu2yMvhaJnFio5p-qa3rTBXz1mfeY/s400/announce.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403153525860208722" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipuhjaNl0DeBovbL-m66jUXKOhU8igj2RVaJ72vx60rHXsF_g6x8kVr_xfoYXxXU_qOK1Tn77xJtAGmYC8aTyZ_sErulK7X-43clS2eHTEG649RVZtF4FdIInp57ijaipAk4SJQSPiaNf_/s1600-h/pep51.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 267px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipuhjaNl0DeBovbL-m66jUXKOhU8igj2RVaJ72vx60rHXsF_g6x8kVr_xfoYXxXU_qOK1Tn77xJtAGmYC8aTyZ_sErulK7X-43clS2eHTEG649RVZtF4FdIInp57ijaipAk4SJQSPiaNf_/s400/pep51.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403153712014928562" border="0" /></a><br />Genel bir bakışla 1950 – 1980 yılları arasında yayınlanmış olan ilan çalışmalarının çoğunda reklam etiğine rastlamak pek mümkün değildir. Haliyle pek çok ürünün yan etkileri, zararları ve içeriği henüz kestirilemediğinden reklamcılar için bu ürünün tanıtımını yapmakta hem vicdanen hem de kanunen bir sakınca görülmüyordu.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSz3W2Eo9sPk-0ZZiXXocrB4y6gkXvWZtpKrXAjMCOtZAyld1s2uOnYUqcOe3hEggo5Y16dyX3ZGUD8BnHsG0s8_Pk3SQh5S9oUBiV1nfwAmPaswldZq7dTb__Ceoc-mq7p-SGUoY4II5Q/s1600-h/camel.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 304px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSz3W2Eo9sPk-0ZZiXXocrB4y6gkXvWZtpKrXAjMCOtZAyld1s2uOnYUqcOe3hEggo5Y16dyX3ZGUD8BnHsG0s8_Pk3SQh5S9oUBiV1nfwAmPaswldZq7dTb__Ceoc-mq7p-SGUoY4II5Q/s400/camel.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403154824229801730" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBO0lZALEqVcGo-tES_OS95XT6JXNWK2VOg6W64RbYftgvl863oqkN8Z0zjYkxNc1JI6SMSvuWeIp-qw5cfhmXIcYr_sPw8jjESfP8jsHl6OsDN05oPEJfXLvAM40sstUbPovxB8sZTEX-/s1600-h/7up.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 286px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBO0lZALEqVcGo-tES_OS95XT6JXNWK2VOg6W64RbYftgvl863oqkN8Z0zjYkxNc1JI6SMSvuWeIp-qw5cfhmXIcYr_sPw8jjESfP8jsHl6OsDN05oPEJfXLvAM40sstUbPovxB8sZTEX-/s400/7up.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403154827340335970" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiBFohVN9hVRdmtJ2CQO1N4QNQv3jnc-5GlJIv_-0FmsMAuMvTLhvRi0xz_-gWJtYF6VM06QRwn3sFB3iHo0PnAid63ahqtkywQBIqjm0eAyY69CfJuF_LI4ut3B5ExGR5HsVOMrzqUwKy/s1600-h/cokebaby.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 305px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiBFohVN9hVRdmtJ2CQO1N4QNQv3jnc-5GlJIv_-0FmsMAuMvTLhvRi0xz_-gWJtYF6VM06QRwn3sFB3iHo0PnAid63ahqtkywQBIqjm0eAyY69CfJuF_LI4ut3B5ExGR5HsVOMrzqUwKy/s400/cokebaby.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403154831806065394" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT5yi1Nenq0TJdS_ModdiFOWPUSmc-Xh4LP_On_jXMNVDRfuaWxMHJCLwWxNALzCw3LFGMyZEkwjgcZq3m_kF7KSjHYsRijAe0rbi90VnUwxRRaAK2ctT3jgNQmh9M_ustDsOu-LEkkMHU/s1600-h/eyeoff.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 304px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT5yi1Nenq0TJdS_ModdiFOWPUSmc-Xh4LP_On_jXMNVDRfuaWxMHJCLwWxNALzCw3LFGMyZEkwjgcZq3m_kF7KSjHYsRijAe0rbi90VnUwxRRaAK2ctT3jgNQmh9M_ustDsOu-LEkkMHU/s400/eyeoff.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403154832894988130" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjax3tMU4zeYFPA3FjumIbn_xlS6nU6hxWYy5I5tuucjqmoiWVHseO_BAQuE8yUuacifCrm1H6kOPCSqtZBsp00S5RReaOBtlaKqwj_IJAotnCV3KDYqyM4qapfjXzi9-4l2FjySG6E5yh5/s1600-h/lucky+strike.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 282px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjax3tMU4zeYFPA3FjumIbn_xlS6nU6hxWYy5I5tuucjqmoiWVHseO_BAQuE8yUuacifCrm1H6kOPCSqtZBsp00S5RReaOBtlaKqwj_IJAotnCV3KDYqyM4qapfjXzi9-4l2FjySG6E5yh5/s400/lucky+strike.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403161783452857410" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJPyv8OdECkin7O0w6z_fCBSA2Hjz3Mjqdich4ZSZVyBg2UAg3KrckuqBIGqYsbdxam7cBYSvBIPh-RFfhRVySEN-uHbCERCtjQc3n6J92Y24YltQwc3fdrMv3cfhoDnXJWyjbhKV135SO/s1600-h/schlitz1953.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 292px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJPyv8OdECkin7O0w6z_fCBSA2Hjz3Mjqdich4ZSZVyBg2UAg3KrckuqBIGqYsbdxam7cBYSvBIPh-RFfhRVySEN-uHbCERCtjQc3n6J92Y24YltQwc3fdrMv3cfhoDnXJWyjbhKV135SO/s400/schlitz1953.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403161785458671922" border="0" /></a><br />Gelişen teknoloji ve çağa ayak uyduran modern insanları ile 60’ların başından 70’lerin sonuna kadar reklam dünyası tam bir felaketti. Reklam ve pazarlama dünyasının yeni stratejileri bir yana dursun, o dönemlerin “erkek egemen” toplum görüntüsü, iş dünyasında erkeklerin hakimiyetiyle ortaya çıkan dengesiz ve absürt aile duruşu sektörü ilerletmek yerine geriye götürdü. Bir de üstüne o dönemlerde baş gösteren zapt edilemez libido yükselişi ile insanları etkileme sanatı birleşince, şimdi görenleri rahatsız eden pek çok çalışma çıktı ortaya.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhiuRhyyaf_Q0qiqujzA7qD1Y_W7c8sjZMi4Soj9zTYwOkR17bGXNBh3zEU5dv5CveHT9K89ZHmgVrc1HqLXUlr-ErGFWHFdDSTAXW7ukBzUBjNuVSXmaao6yxAjjZ3bnVWnkYowm7TEFen/s1600-h/sanborncoffee.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 356px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhiuRhyyaf_Q0qiqujzA7qD1Y_W7c8sjZMi4Soj9zTYwOkR17bGXNBh3zEU5dv5CveHT9K89ZHmgVrc1HqLXUlr-ErGFWHFdDSTAXW7ukBzUBjNuVSXmaao6yxAjjZ3bnVWnkYowm7TEFen/s400/sanborncoffee.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403161790256876130" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpgHfQy4SNRR2rAUPITlm8GQN9-wG_a-6stFApraCKTi1aaNHY7m-FQNiOXb_loC7f7j_aLcfoqfJKsm8dhxRlDtsHIUPc_0Zd2WXxOYCvXxS-Q7VkO4IY03WrF807HkPY-Et-Ulpo65e8/s1600-h/pitneybow.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 265px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpgHfQy4SNRR2rAUPITlm8GQN9-wG_a-6stFApraCKTi1aaNHY7m-FQNiOXb_loC7f7j_aLcfoqfJKsm8dhxRlDtsHIUPc_0Zd2WXxOYCvXxS-Q7VkO4IY03WrF807HkPY-Et-Ulpo65e8/s400/pitneybow.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403161800162038834" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbkPZrNEo3ijeP1P19FTEgjFQhCHFR0rFX_6zBUcLP7VoABaWKR2NrLuDAjO23ZIPc9reeuLtbhNgoLojVK-OVOdgmoo0kDXYFNi-WgI0FgdgHLT4Oc4XoXcTNZw9JxyIU9FM4P7H4hwwH/s1600-h/a150_a1.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 309px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbkPZrNEo3ijeP1P19FTEgjFQhCHFR0rFX_6zBUcLP7VoABaWKR2NrLuDAjO23ZIPc9reeuLtbhNgoLojVK-OVOdgmoo0kDXYFNi-WgI0FgdgHLT4Oc4XoXcTNZw9JxyIU9FM4P7H4hwwH/s400/a150_a1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403161798756269522" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBlK60E3g4e_F_EuwqMsmLoGx3BDOeOJCIx8en963-RSTZsjv0fiFreAAeMMHNQBU0Z38e531ttFKi00X6-kgDIaOBVlDsEF21P9EW7Fj31NMq-uqgEoud2TXjtZXXJICvIzeLujR81o66/s1600-h/lovescoz.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 285px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBlK60E3g4e_F_EuwqMsmLoGx3BDOeOJCIx8en963-RSTZsjv0fiFreAAeMMHNQBU0Z38e531ttFKi00X6-kgDIaOBVlDsEF21P9EW7Fj31NMq-uqgEoud2TXjtZXXJICvIzeLujR81o66/s400/lovescoz.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403198659511078850" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQfy6W9vxSbiZ045pWiS1II1Ex70Q2KpcacO1_GWOXNYKRMWovgiAny0iR0TXPf51PiTyjVXovTU-BYl2bgc6CvyDiKSeR_j8fFTOFSYL1CGF55dCKy9HRQewqgGEq3ceiX4CUYjWPR90H/s1600-h/smuttyflickads.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 223px; height: 299px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQfy6W9vxSbiZ045pWiS1II1Ex70Q2KpcacO1_GWOXNYKRMWovgiAny0iR0TXPf51PiTyjVXovTU-BYl2bgc6CvyDiKSeR_j8fFTOFSYL1CGF55dCKy9HRQewqgGEq3ceiX4CUYjWPR90H/s400/smuttyflickads.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403198663562936834" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDF33PnkJyDjUTAxV0ujcDH7kqd55kaJFxW_5Znk0FRZr-s4by44oMbooljs5FfRr7ATdbinolRq7xP_mMZgTy6xokj6IsUpECjZ8ZojUTl0jHYy9U36hOwlqBCyNblNRvWm5oR2ND5jno/s1600-h/ginger1958.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 304px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDF33PnkJyDjUTAxV0ujcDH7kqd55kaJFxW_5Znk0FRZr-s4by44oMbooljs5FfRr7ATdbinolRq7xP_mMZgTy6xokj6IsUpECjZ8ZojUTl0jHYy9U36hOwlqBCyNblNRvWm5oR2ND5jno/s400/ginger1958.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403198663691983058" border="0" /></a><br />1980’lerle birlikte sanattaki akımlar doğal olarak reklamları da etkilemeye başladı. Sürrealizm, Hi-Fi Art ve New Age gibi akımların sanatı yönlendirmesiyle birlikte reklamcılar da tasarımlarını ve satış stratejilerini bu yönde kullanmaya başladı.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_hYMLC_HZtXjj-HqKyDfRAPGxoyZz_7CYOjwh1pQq8NSHHyll4Hkf_8HyUQmQayaP7vdSQI17g6op00e8GlILLKrznnKg50YLxVuY9iLl6FI36uPuprMRrhWaZevGiRuc_KtGcVcVbv8M/s1600-h/flashescort.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 331px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_hYMLC_HZtXjj-HqKyDfRAPGxoyZz_7CYOjwh1pQq8NSHHyll4Hkf_8HyUQmQayaP7vdSQI17g6op00e8GlILLKrznnKg50YLxVuY9iLl6FI36uPuprMRrhWaZevGiRuc_KtGcVcVbv8M/s400/flashescort.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403198668363447346" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvFO7Bet0mny7PG49OuxUt54hJj1ChXCwrJ3GdRKyYPf9FEpcdF3_5G291op6uI6jaircBYtu6VnhWm0ziPCb9zjvhO8BTIoRhx1Up_KvLkDIKgXB3V3y2DJDC7Owe4Ey3DCDfMO5Kn191/s1600-h/robotoriumad.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 270px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvFO7Bet0mny7PG49OuxUt54hJj1ChXCwrJ3GdRKyYPf9FEpcdF3_5G291op6uI6jaircBYtu6VnhWm0ziPCb9zjvhO8BTIoRhx1Up_KvLkDIKgXB3V3y2DJDC7Owe4Ey3DCDfMO5Kn191/s400/robotoriumad.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403198672145432866" border="0" /></a><br />Günümüzde herhangi bir dergiyi ya da gazeteyi açtığınızda, sokaklarda yürürken billboard’lara ya da raketlere baktığınızda ilginizi cezp edecek pek çok ilana rastlamak mümkün. İlan reklamcılığı iş dünyası, ekonomi, teknoloji, sosyoloji, psikoloji ve global dengeler gibi pek çok değişkenle birlikte sürekli güncellenen bir sanat kolu. Dünden bugüne insanları şaşırtmak için tasarlanan en eski toplu iletişim kanalı.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6qJKazuh4YlaTdlfDpqEidyN7v-uwOQwVDgWaozTLoNEKzejk8gme3Hv9IIj0v7w_K9_795HpeAUkKyJl_uBSAM9Nt9h8AwIruwQFzS5GF_xOcRTwPe4bwVaEc438iVZx7YWfZzvrvXJ8/s1600-h/farrock1820.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6qJKazuh4YlaTdlfDpqEidyN7v-uwOQwVDgWaozTLoNEKzejk8gme3Hv9IIj0v7w_K9_795HpeAUkKyJl_uBSAM9Nt9h8AwIruwQFzS5GF_xOcRTwPe4bwVaEc438iVZx7YWfZzvrvXJ8/s400/farrock1820.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403200760659295554" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6I9ueokrEBXZrE4PvFiUTkHTRV4N-BtC-Vo8pMhKFz0qUszflsOkR-hXoSObj3D2vZSTnVizyCVQQ9DB7rJjIM13BSYKas-008TtlDqADPpxv-8eiZXIOZATz04Lm7mO0126pHKAZYjIp/s1600-h/fatwoman.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 295px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6I9ueokrEBXZrE4PvFiUTkHTRV4N-BtC-Vo8pMhKFz0qUszflsOkR-hXoSObj3D2vZSTnVizyCVQQ9DB7rJjIM13BSYKas-008TtlDqADPpxv-8eiZXIOZATz04Lm7mO0126pHKAZYjIp/s400/fatwoman.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403200758030442322" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIWXEJhQP9RCphDXNokm0btc7z8WJqz28LOXHshsb4nRQ1tU2NjuJJRZ6vdFgjY2CaZiDDLQwkKeqzpZyn4tTHLkZ3ScDFqdhJSLmjw00kAkK_VCu66HnCK1YJWtIqKdBSgBM3X9EwT007/s1600-h/a150_a3.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 283px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIWXEJhQP9RCphDXNokm0btc7z8WJqz28LOXHshsb4nRQ1tU2NjuJJRZ6vdFgjY2CaZiDDLQwkKeqzpZyn4tTHLkZ3ScDFqdhJSLmjw00kAkK_VCu66HnCK1YJWtIqKdBSgBM3X9EwT007/s400/a150_a3.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403200763491869394" border="0" /></a><br /><br />Bu yazı 10.10.2009 tarihinde <a href="http://elmaaltshift.com/2009/11/10/suratina-ufle-ve-seni-her-yerde-takip-etsin/">Elma+Alt+Shift</a>'te “Suratına üfle ve seni her yerde takip etsin” başlığı ile yayınlanmıştır.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-70009311207730144342009-11-10T06:18:00.000-08:002009-11-10T06:44:18.318-08:00Sınırların Ötesine GeçinUzun zamandır yazmaya değer bir gerilla çalışması göremiyordum. Tam o sırada CNN'in yeni sloganı için düşündüğü eşsiz güzellikteki proje imdadıma yetişti.<br /><br />CNN yeni sloganı "<span style="font-weight:bold;">Go Beyond Borders</span>" için Almanya'da deyim yerindeyse dört dörtlük bir çalışma sergilemiş. Çalışmada Berlin Duvarı'nın yıkılışının 20. yıldönümü anılırken tarihi araştırmalar ile yaşanan olaylardan bazıları sokaklara işlenmiş. Berlin sokaklarında duvarın geçtiği yerlere, üzerinde "Go Beyond Borders" sloganı yer alan CNN bantları yapıştırılmış. Yaklaşık 40 km. boyunca devam eden bantlar duvarı simgelerken kaldırımlara ve yollara işlenen olaylar hakkında da bilgi ediniyoruz.<br /><br />5 gün süren çalışmada yapıştırılan bantlar, tam olarak duvarın bulunduğu noktalardan geçmekte. Hatta, günümüzde duvarın yıkılmasından sonra inşaa edilen binaların içinden geçirilmiş bantlar. Toplam 8 tarihi kaçış olayı anlatılmakta. Bu olayların hepsi kayıtlarda yer alan gerçek olaylar. Tanıtım imajlarındaki QR kodları kullanarak Google Map'ten hattı ve olayın gerçekleştiği noktayı görmeniz mümkün.<br /><br />Aşağıda bu olaylardan 2 tanesi mevcut.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWtV81f5TBHq6skjtW30NK1bAfp7AvQ-nbS2Nrldw7heHQi6imJfVp4f43yubzqQWE1ejfZPaH10nxOgc4CnzrFc_6DUre3j9ErtO0RVwJbjINM5ohaZLV_vjuo6F_OeknDYfo9oHps3pP/s1600-h/Go-Beyond-Borders_Jumping-Soldier.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 283px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWtV81f5TBHq6skjtW30NK1bAfp7AvQ-nbS2Nrldw7heHQi6imJfVp4f43yubzqQWE1ejfZPaH10nxOgc4CnzrFc_6DUre3j9ErtO0RVwJbjINM5ohaZLV_vjuo6F_OeknDYfo9oHps3pP/s400/Go-Beyond-Borders_Jumping-Soldier.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5402483059551451266" /></a><br /><br />Yukarıda 1961 yılında Doğu Berlin tarafında devriye görevinde bulunan ve duvarın başlangıç noktasında yer alan Conrad Schumann isimli askerin Batı Berlin'e firarını görebiliyoruz. Aşağıda ise, bugün tam o noktada yer alan sokak çalışmasını.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSIihC7vaq8PGZEL6MaIfRtK-8dQu3RWkBjjWR0ICQ6vBosLsZQstnw1osil_AA04tbLUkuOBhN5UylrDzOJvk0t9OhhfMhAKGZFX3Jku0drQpEFq8f6XrUZ8IwQekI7ZuaxBl9D5oR2D2/s1600-h/MG_9602.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 267px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSIihC7vaq8PGZEL6MaIfRtK-8dQu3RWkBjjWR0ICQ6vBosLsZQstnw1osil_AA04tbLUkuOBhN5UylrDzOJvk0t9OhhfMhAKGZFX3Jku0drQpEFq8f6XrUZ8IwQekI7ZuaxBl9D5oR2D2/s400/MG_9602.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5402484032118180258" /></a><br /><br /><br />Alttaki imajda ise 1962 yılında Batı Berlin'e, duvarın altından tünel kazarak kaçan Rudolf Müller'in hikayesi yer almakta. Ailesinden ayrı kalmayı kabullenmeyen Rudolf yardımlarla duvarın Doğu yakasından Batı yakasına uzanan bir tünel kazarak özgürlüğüne kavuşuyor. Ancak ne yazık ki kendisini durdurmaya çalışan bir devriyeyi de öldürmek zorunda kalıyor.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh12OmStGt-HlK64Nw9BnaPGRovT3sgpdoa0pkYN80bTjqUS4uHno5Chv07xqkiC1LIioF6H5yA9W_NYPDXmnGwhWNMkvVPH315IWv-LenhW7zr0a4gSJY-MOsG9kH2ipm1bBpXcLiSQ3ct/s1600-h/Go-Beyond-Borders_Tunnel.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 283px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh12OmStGt-HlK64Nw9BnaPGRovT3sgpdoa0pkYN80bTjqUS4uHno5Chv07xqkiC1LIioF6H5yA9W_NYPDXmnGwhWNMkvVPH315IWv-LenhW7zr0a4gSJY-MOsG9kH2ipm1bBpXcLiSQ3ct/s400/Go-Beyond-Borders_Tunnel.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5402485441630830418" /></a><br /><br />Burada ise Rudolf Müller, tam olarak aynı yerde yerin altından çıkarken betimlenmiş.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZiN4a3o9X4no-tNdMm1hxOy886q_l5hJ6fBNozTPfko_664MatHVKPsqc2zR91hb3GB5CUQo4ga08mvSEbcljZBXD5G_CQq1egeKGGLrUHTEaTy6vYut0WgIbpZnqDZs4XiamzPMkUAG2/s1600-h/MG_9877.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 267px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZiN4a3o9X4no-tNdMm1hxOy886q_l5hJ6fBNozTPfko_664MatHVKPsqc2zR91hb3GB5CUQo4ga08mvSEbcljZBXD5G_CQq1egeKGGLrUHTEaTy6vYut0WgIbpZnqDZs4XiamzPMkUAG2/s400/MG_9877.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5402485769864972882" /></a>Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-53029876795761080162009-10-14T01:26:00.000-07:002009-10-14T02:22:59.399-07:00Pepsi Coca-Cola Kardeştir Ayrım Yapan Kalleştir!Yüzyılın en önemli marka savaşlarından biri de Pepsi ile Coca-Cola arasındaki bitmez tükenmez yarış ve bir o kadar da keyifli ve yaratıcı atışmalardır. Dünyanın her noktasında en çok tüketilen ve en büyük pazar payına sahip olan sıvılar Pepsi ve Coca-Cola (akaryakıt hariç) arasındaki husumet 20. yüzyılın başlarından bugüne devam ediyor.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://blog.umennet.com/wp-content/uploads/2009/07/coke-vs-pepsi.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 392px; height: 294px;" src="http://blog.umennet.com/wp-content/uploads/2009/07/coke-vs-pepsi.jpg" border="0" alt="" /></a><br /><br />İzlemesi keyifli bu karşılıklı hamleler, modern pazarlama stratejilerine de yön vermiştir. 80'lerin başından itibaren Pepsi ve Coca-Cola'nın arasında gerçekleşmeye başlayan <span style="font-weight:bold;">karşılıklı hedef gösteren televizyon reklamları</span>nı izleyenler buna <span style="font-weight:bold;">Cola Wars</span>, Cola Savaşları adını verdi. Cola Wars 90'ların sonuna kadar devam etti. Bu savaşta "<span style="font-weight:bold;">Yeni nesilin seçimi</span>" sloganıyla yer alan Pepsi, "<span style="font-weight:bold;">Hayatın Tadı</span>" konseptine henüz hazırlanan Coca-Cola'nın satışlarını yakalayamamış olsa da çok önemli bir atılım yaptı. Cola Wars netice itibariyle Pepsi'nin ve reklam sektörüne yön verenlerin kazanımıyla tamamlandı diyebiliriz.<br /><br />Pepsi'nin, Coca-Cola'nın taklidi olmakla ilgili bir kaygısı hiçbir zaman olmadı. Pazara ilk giren olmanın avantajını çok iyi kullanan, kalitesiyle de müşteriyi memnun eden Coca-Cola karşısında zaten böyle bir pazarlama stratejisi geliştirmesi de Pepsi için büyük talihsizlik olurdu. O yüzden Pepsi, Coca-Cola'dan bir farkı olmadığını, hatta çok daha lezzetli olduğunu göstermek için o efsane kampanyayı başlattı: "<span style="font-weight:bold;">Pepsi Challenge</span>". Bu kampanya Coca-Cola için tam bir hezimetle sonuçlandı. 1970'lerin ortasında başlayan "<span style="font-weight:bold;">blind taste test</span>" çok uzun sürmeden neticelendi.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://www.noeviltwin.com/images/PepsiChallenge.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 300px; height: 452px;" src="http://www.noeviltwin.com/images/PepsiChallenge.jpg" border="0" alt="" /></a><br /><br />Amerika'daki pek çok alışveriş merkezi, kamu alanı ve diğer sosyal alanlarda yapılan testte 2 adet markasız kupa, içlerinde de Pepsi ve Coca-Cola bulunuyordu. Çevredeki vatandaşlara iki bardaktan da tattırılıp daha sonra hangisini tercih ettikleri soruldu. Bu "lezzet testini" hepimiz <span style="font-weight:bold;">Sana</span>'dan hatırlıyoruz. Böylelikle Cola Wars'un pazarlama-reklamcılık üstündeki yönlendirici etkilerini de görüyoruz. Konumuza dönecek olursak, bu lezzet testi sonucunda Amerikalılar'ın, kayıtsız şartsız Coca-Cola lider pozisyonunda tutan Amerikalılar'ın aslında Pepsi'yi tercih ettiği ortaya çıktı. Bu kampanyanın sponsorluğunda, <span style="font-weight:bold;">Pepsi Challenge Cross Country Ski Race</span> adında, bu sene 26.sı düzenlenecek olan bir de spor organizasyonu var.<br /><br />Buna en az Amerikalılar kadar Coca-Cola'nın o zamanlardaki CEO'su <span style="font-weight:bold;">Sergio Zyman</span> da şaşırmış olacak ki bir açıklamasında şu sözleri sarfediyor: "Ne mi yanlış gitti? Bu sorunun cevabı utanç verici şekilde basit aslında. Müşterilerimizi yeterince iyi tanımıyorduk! Hatta Coca-Cola'yı zirvede tutmalarına neyin sebep olduğunu bile bilmiyorduk. Bu hezimetten sonra müşterilerimize ulaştık ve anladık ki tüketici para verip aldığı şey karşılığında lezzetten daha fazlasını arzu ediyor..."<br /><br />Bu gelişmeler yaşanırken Coca-Cola'nın acilen bir duruş değişikliğine gitmesi gerekiyordu. 80'lerin başında tam da Cola Wars dönemine denk gelen zamanlarda Coca-Cola bu değişikliği sergiledi. Yeni formülü ile aynı Pepsi gibi taklit değiliz ama bizim lezzetimiz de Pepsi'ninkine çok benziyor diyerek "<span style="font-weight:bold;">New Coke</span>" hamlesini gerçekleştirdi. 1983 yılında piyasaya sürülen yeni Coca-Cola çok yankı yarattı. Pek çok tepkiyle karşılanan New Coke, yani <span style="font-weight:bold;">Coke II</span>, sadece Kuzey Amerika ve bir kaç ülkede 3 ay süreyle piyasaya sürüldü.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://boardofhifive.files.wordpress.com/2009/03/coke2.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 450px; height: 393px;" src="http://boardofhifive.files.wordpress.com/2009/03/coke2.jpg" border="0" alt="" /></a><br /><br />Her ne kadar bir dönem patlak veren <span style="font-weight:bold;">2. Cola Wars</span> ile Pepsi zor günler yaşasa da, pazara giriş yapan yeni cola markalarının ve teneke kutu tasarımından ötürü açılan davaların üstesinden gelmeyi bildi.<br /><br />Pepsi'nin, o dönemlerde kazandığı saygınlık ve başarı grafiğiyle Coca-Cola'yı rahat bırakmayacağı belliydi. Coca-Cola'nın "New Coke" atılımından sonra gerçekleştirdiği aromatik CSD <span style="font-weight:bold;">(Carbonated Soft Drink)*</span> devrimine karşılık olarak PepsiCo da kendi ürünlerini çıkarmaya başladı. Ancak Coca-Cola gibi güçlü ve eski bir markaya, her ne kadar tahtını sarsmış bile olsa, kafa tutabilmek için çok daha farklı şeylere ihtiyacı vardı. Pepsi de bunu yaptı. Promosyonun gücünü kullandı. "<span style="font-weight:bold;">Pepsi Stuff</span>" promosyon kampanyası 1990'ların başında Amerika'da başladı. Çok kısa sürede eBay ile birlikte yürütülmeye başlanan kampanya tüm dünyaya yayıldı. Kampanya kapsamında toplanan Pepsi puanları sayesinde tüketiciler, katalog puanları belirlenmiş ürünlerden istediklerini seçip eBay üstünden alışveriş yapabiliyordu. Her zaman reklamlarında ünlü yüzleri görmeye alışkın olduğumuz Pepsi, bu kampanya çerçevesinde de dönemin en ünlü simalarıyla çalıştı.<br /><br />Pepsi'nin peşinden benzer promosyonlar yapmaya başlayan Coca-Cola bu defa tamamen tüketicelere yarayacak olan bir yarış başlattı. Karşılıklı olarak hediyeler dağıtan cola markaları çok çeşitli yöntemler uygulayarak o yıllarda milyonlarca dolarlık promosyon masrafı yaptılar. Hatta 2000'lerin başında nakit para bile veriyorlardı. <span style="font-weight:bold;">iCoke</span> ile <span style="font-weight:bold;">Pepsi Access</span> kampanyaları arasındaki rekabet geçtiğimiz senelere kadar devam ediyordu. Elbette Pepsi'nin <span style="font-weight:bold;">AmazonMP3</span> ile ortaklığı ve <span style="font-weight:bold;">Super Bowl</span> atağı Coca-Cola'nın çok önüne geçmesine yetti. <br /><br /><div style="background:#000000;width:460px;height:398px"><embed flashVars="playerVars=showStats=no|autoPlay=no|" src="http://www.metacafe.com/fplayer/1080267/pepsi_super_bowl_commercial_with_justin_timberlake.swf" width="460" height="398" wmode="transparent" allowFullScreen="true" allowScriptAccess="always" name="Metacafe_1080267" pluginspage="http://www.macromedia.com/go/getflashplayer" type="application/x-shockwave-flash"></embed><div style="font-size:12px;"></div></div><br /><br />"<span style="font-weight:bold;">My Coke Reward</span>" ile kapaklardan, şişelerden, teneke kutulardan kod bulma, tamamlama, ödül kazanma modasını bir adım ileriye götüren Coca-Cola, bir dönem Pepsi'nin yapmış olduğu bu promosyandaki efsanevi "A" harfi polemiğinin üstüne giderek kendine güzel bir de açık bulmuş oldu. Pepsi'nin o dönemde yapmış olduğu kodu tamamla, gönder şeklinde işleyen promosyonunda "A" harfi çok çok az piyasaya sürüldüğü için hile söylentileri çıkmıştı. Tam olarak hile diyemesek de "A" harfinin az sürüldüğü bir gerçekti.<br /><br />Günümüzdeki duruma bakarsak Pepsi'nin 3. Dünya Ülkeleri'nde ciddi bir saygınlığı var. Anavatanları Amerika'da durum ufak bir farkla Coca-Cola'nın üstünlüğünü gösteriyor. Ancak satış grafiği yine de PepsiCo'nun lehine. Coca-Cola'nın hem ürün gamındaki genişlik hem de zamanında Pepsi Challenge ile tartışmalara yol açan pazarlama miti "tüketicinin seçimini yapmasında etken olan en önemli şey nedir?" sorusunun cevapsız kalan avantajı sebebiyle Coca-Cola'nın (Türkiye'de de bu şekildedir) bir yürümüş şânı mevcut. Oysa Pepsi ve Coca-Cola arasındaki rekabetin bir benzeri olan <span style="font-weight:bold;">McDonald's</span> ve <span style="font-weight:bold;">Burger King</span> bize farkında olmadan bir lezzet testi yaptırıyor. Daha bir kaç sene öncesine kadar McDonald's'ın ezici üstünlüğü bulunan hamburger fast-food pazarına sonradan giren Burger King, şu anda satış noktalarıyla en büyük rakibini 4'e katlamış durumda. Bir araştırmaya göre "asla Pepsi içmem" diyen, "Pepsi ile Coca-Cola'yı hemen tanırım" diyenlerin pek çoğu Burger King'i tercih etmelerine rağmen BK restoranlarında Pepsi verildiğini bilmiyorlar. Coca-Cola'dan vazgeçmem diyenlerin McDonald's'ı seçmeyip, Pepsi ile anlaşmalı olan Burger King'i seçmeleri de bunun en büyük kanıtıdır.<br /><br />Pepsi ve Coca-Cola. Kampanyaları, pazarlama stratejileri ve reklamlarıyla dünya reklamcılık tarihinde yer edinmiş iki büyük rakip, iki dev şirket. İkisi de çok tüketilen markalar sıralamasında en üstlerde. Hatta deney için uzaya götürülmüş bir kaç markadan ikisi. Öyle ya da böyle bir şekilde seçimlerimiz arasında bir karşılaştırmaya maruz kalıyorlar. Bana göre Pepsi, bir başkasına göre Coca-Cola. Tüketimin ne için yapıldığına dair ders niteliğinde bir konu. Çok fark var mı gerçekten aralarında? Biri çok daha lezzetli mi seçilmek için? Yoksa reklam kampanyalarından ya da tarihi geçmişinden veyahut sadece adından mı etkileniyoruz?<br /><br /><br />*Carbonated Soft Drink(CSD): Alkolsüz gazlı içecek.<br /><br /><br />Kaynaklar:<br />* <span style="font-weight:bold;">Coca-Cola North America Announces Launch of "My Coke Rewards"</span> - Robert J. Kaden<br />* <span style="font-weight:bold;">Pepsi versus Coke: Labels, not tastes, prevail. Psychological Reports</span> - Woolfolk, Castellan, & Brooks, 1983<br />* <span style="font-weight:bold;">The Real Thing:Truth and Power at the Coca-Cola Company</span> - Constance L. Hays<br />* wikipedia.org<br />* http://www.pepsico.com/Company.htmlBurak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-72173058121351770692009-10-12T22:55:00.000-07:002009-10-12T23:30:50.848-07:00Faber Castell Kötü Öğretmen<span style="font-weight:bold;">Adel Kalemcilik</span>'in <span style="font-weight:bold;">Anadolu Grubu</span> ile ortak Alman kalem markası <span style="font-weight:bold;">Faber Castell</span>'in son zamanlardaki reklamları dikkatimi çekiyor. 1969 yılından bu yana Türkiye'de kalem denilince akla gelen ilk isimlerden biri oldu her zaman Adel.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdvalghNmH2knrZbYMMbwpvlBs7rcImNT41ahlmo2jFvH4mwMnBjkef3XPPE8NT1ajjjnnje7LRmLD34_l8HH8c49KgvvvzeMp9hepolM8v8xOu-5ByoMS3JPCVw0f37yK3rBG4A9vuXo4/s1600-h/faber-castell-01.gif"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 425px; height: 230px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdvalghNmH2knrZbYMMbwpvlBs7rcImNT41ahlmo2jFvH4mwMnBjkef3XPPE8NT1ajjjnnje7LRmLD34_l8HH8c49KgvvvzeMp9hepolM8v8xOu-5ByoMS3JPCVw0f37yK3rBG4A9vuXo4/s320/faber-castell-01.gif" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5391964187442596674" /></a><br />Bu güzel tanımı hak edebilmek için 40 yıldır birbirinden güzel çalışmalar ve pazar liderine yakışacak aktiviteler düzenleyen Faber Castell'in yeni sezon kapsamında uygun gördüğü reklam çalışmalarında bu inceliği görmek maalesef mümkün değil.<br /><br />Okulların açılmasıyla kırtasiye markalarının yoğun frekansına şahit oluyoruz. Özellikle hedef kitle tanımları içerisinde eğitim çağındaki çocukların bulunduğu markaların bu reklam çalışmalarında çok daha dikkatli olmaları gerektiğine inanıyorum. Mesela Faber Castell eğitim çağındaki çocukları hedef alan yeni reklam cingıllarında o yaş grubu çocuklar arasında pek revaçta olan <span style="font-weight:bold;">rap müzik</span> kültürünü kullanmış. Fevkalade güzel bir strateji. Kutlarım kendilerini. Lakin cingılın sözleri bir felaket. Tam olarak sözlerini veremiyor olsam da cingıldaki sözlerin "<span style="font-weight:bold;">sakın kalemini paylaşma, birisine ödünç vermeyi düşünme bile, o kalemi kaybedersen bil ki gitti o kalem</span>" minvalinde olduğunu söyleyebilirim. Tamamen iyi niyetle yazılmış sözler olduğuna adım gibi eminim ancak hedef kitle göz önünde bulundurulunca tam da karakterlerinin, vasıflarının, insani temellerinin oturduğu bir dönemde, çocukların paylaşmayı, yardımlaşmayı, vermeyi öğrenmeleri gerekirken birebir bu tarz söylemlerle karşılaşması iyi bir eğitim desteği olamaz diye düşünüyorum.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-68256498059320316122009-10-06T02:12:00.000-07:002009-10-06T02:33:19.831-07:00Guitar Hero 5 Çıktı Mertlik BozulduCiddi bir <span style="font-weight:bold;">Guitar Hero</span> (GH) fanatiği olarak serinin 5. CD'sini çıkar çıkmaz aldım. Açıkcası <span style="font-weight:bold;">Guitar Hero Metallica</span>'nın yarattığı hayal kırıklığını daha ilk parçasıyla sildi süpürdü. Oyundaki parçalar özenle seçilmiş. Hepsi birbirinden güzel 83 sanatçıdan 85 adet parçayı grubunuzla birlikte çalabiliyorsunuz. Bu haliyle piyasada zaten bir fenomen olarak dolaşan GH ve türevleri diğer oyunların pazar paylarında ciddi bir azalmaya sebep oldu. Sadece oyun değil, oyunun aksesuarları da piyasada inanılmaz bir talep yarattı. Hatta farklı ekipman ve kullanıcı tanımlı gadget'lar ile oyun üstünde deneyler bile yapılıyor. Bu durumda diğer oyun firmalarının rekabet parkuruna girebilmeleri çok zor bir hal alıyor.<br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/2a497Hom8Gg&hl=en&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/2a497Hom8Gg&hl=en&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object><br /><br />Yine her GH serisinde olduğu gibi arayüz tamamen değişik. Bu defa çok keyifli. Ek özellikler ile oyuna sonradan kendi enstrümanınızla dahil olabiliyorsunuz. Ayrıca her enstrüman için farklı görevler veriliyor ve karşılığında bir bonus kazanıyorsunuz.<br /><br />Oyun zevkli zevkli olmasına da dünyayı bu kadar peşinden koşturan bir oyunun satış stratejisi, pazarlaması, gidişatı nasıl? Bir başka yazımda Guitar Hero'nun en baştan bugüne küçük bir analizini yazmayı planlıyorum. Ama o yazıya kadar şu aşağıdaki güzel viral video ile bir başlangıç yapabiliriz:<br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/NlMYWuGUZlM&hl=en&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/NlMYWuGUZlM&hl=en&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object>Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-73111859911919438282009-10-02T01:30:00.000-07:002009-10-02T03:59:33.340-07:00Bir Markanın Cinneti: TurkcellHaklı gururumuz <span style="font-weight:bold;">Turkcell</span>, bir holding olarak ülkemizi yurtdışındaki pazarlarda başarıyla temsil ediyor. Erken gelerek kaptığı yerin avantajını da kullanan Turkcell, iç piyasada pazar payının "aslan parçası" olarak pozisyonunu muhafaza ediyor. Bir başka büyük, hatta dünya devi şirket <span style="font-weight:bold;">Vodafone</span> ile aynı pazarda bulunup ezici bir üstünlüğe sahip olabilmek gayret gerektiren bir pazarlama ve satış stratejisi bütünlüğüne dayanıyor. Hatta "know-how" gücüne çok güvenen Vodafone'un Turkcell'e yıllardır yaklaşamamış olması bile bunun Turkcell tarafından çok iyi uygulandığını bizlere gösteriyor.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgG2VzBtLrN70-ygfHpV1tr-R0mEkYu16NVGLL1KaiFw3mPOC0hs1z1JFgQ1uX7Hk9cXdHP2TtVwQ5Zzwp5MvpXBlqk45Eej5VeV7BUldjv7EvB876kV8h673kfpM5K3kDol7vpk-AwZxyO/s1600-h/trkcelltavukpl9.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 274px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgG2VzBtLrN70-ygfHpV1tr-R0mEkYu16NVGLL1KaiFw3mPOC0hs1z1JFgQ1uX7Hk9cXdHP2TtVwQ5Zzwp5MvpXBlqk45Eej5VeV7BUldjv7EvB876kV8h673kfpM5K3kDol7vpk-AwZxyO/s400/trkcelltavukpl9.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5387949724392252706" /></a><br /><br />Ancak geçtiğimiz aylarda her Türk gibi Turkcell de <span style="font-weight:bold;">3G</span> ile imtihana girdi. Ne yazık ki sonuç ortada. Tüm dünyanın yıllar önce sahip olduğu bu teknolojiyi, zaten pek çok konuda geriden gelmeyi tercih eden bir ülkede uygulamaya almak düşünüldüğü kadar kolay olmadı. Alt yapı yetersizliği mi dersiniz yoksa tecrübesizlik mi bilemiyorum ancak adı dev olan Turkcell bu işte sınıfta kaldı.<br /><br />Peki yarım yamalak hizmet verip karşılığında parasını "fazlasıyla ve zamanında" almak bir markaya neler yapabilir. Özellikle arketiplerini güven teması üstünden yaratan markalar için tarifsiz yıkımlara sebep olabilir. Şimdilik Turkcell'in ülke içindeki yaygınlığı ve daha önce de belirttiğim gibi pazara erken girmenin (hatta yaratmanın) avantajlarını kullanmasıyla markayı cebimizden çıkarmıyoruz.<br /><br />Elbette Turkcell sadece bir GSM operatörü değil. Hepimiz biliyoruz ki şirket olarak Turkcell sosyal sorumluluk projeleri ve çok faydalı yatırımlarıyla da değerli bir şirket. Değerli dediysem "hisse senedi" olarak da düşünüyorum. Bu değeri yükseltmek ya da en azından aynı seviyede tutmak, bir şirketin başlıca hedeflerinden biridir. Ancak bunlar beni ilgilendirmiyor. Çünkü Turkcell benim için öncelikle cep telefonumdaki sim karttır. İstediğim zaman, istediğim kişiye, istediğim yerden ulaşabilmek ve bunu yaparken kullandığım servisin hak ettiği kadar ödemektir. Sıkıştığım anda karşımda "eğitimli, bilgili, az paraya saatlerce çalıştırılarak sömürülmenin yorgunluğunu taşımayan, sabırlı ve istekli" destek birimleri ile müşteri odaklı iletişimin, CRM'in call center olmadığını anlamaya tenezzül edecek yöneticilerinin her an benim yanımda olmasıdır.<br /><br />Haftalardır hatta aylardır düzgün şekilde yapılandırılamayan 2G, 3G ve 3,5G fazlarının arasındaki geçiş yüzünden kesilen konuşmalarımız, durmadan kopan 3G bağlantılarımız ve ne yazık ki vasıfsız destek hizmetiyle Turkcell büyüklüğüne yakışmayan bir "geçiş döneminde". Evet bir şirket için asla ama asla bahane olmaması gereken, profesyonellikle bağlantısı olmayan bir "dönemsel cinnet" geçiriyor.<br /><br /><object width="425" height="345"><param name="allowfullscreen" value="true" /><param name="allowscriptaccess" value="always" /><param name="movie" value="http://vimeo.com/moogaloop.swf?clip_id=5850132&server=vimeo.com&show_title=1&show_byline=1&show_portrait=0&color=00ADEF&fullscreen=1" /><embed src="http://vimeo.com/moogaloop.swf?clip_id=5850132&server=vimeo.com&show_title=1&show_byline=1&show_portrait=0&color=00ADEF&fullscreen=1" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true" allowscriptaccess="always" width="425" height="345"></embed></object><br /><br />Bunun en iyi örneklerinden biri de son dönem Turkcell reklamları. Bir türlü adam akıllı kullanamadığımız için sürekli "Merak Ettiğimiz" bir hizmetin birbirinden bağımsız ve stratejisiz reklamlarını seyrediyoruz. Epica'da kendi adıyla, Mobil Pazarlama Ödülü kategorisinin sponsoru olmuş bir markanın pazarlama anlayışı nedense birden bire değişti. 3G çıktıktan sonra dünya şekeri <a href="http://www.wk.com/" target="_blank">w+k</a> ile çalışmaya başlayan operatör, kimsenin ilginç bulmadığı "3 antenli Cello" konseptiyle, Türk kitleye ait olmayan bir tarzla tanıtıma yüklendi. Bunun yanı sıra 3D teaser'lardaki yaratıklar Cello bile değildi. Hemen ardından güftesi besteye sonradan monte edilmiş jingle nasıl olur onu "gösterdi gösterdi" Turkcell. Veee... "<span style="font-weight:bold;">Merak etmiyor musun?</span>" ve o malum reklamlar! David Lynch çakması ambiyans elbette linç edildi. En sonunda sempati ile tanıtım yapmak yerine 3G'nin ne olduğunu neler yapılabileceğini (eğer düzgün çalışsaydı) gösterelim diyen Turkcell'in son durumu bu.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-25966185757049963742009-09-15T04:42:00.000-07:002009-09-18T10:12:36.108-07:00IKEA "Dandik" Şeyler SatmıyorIKEA! İsveç’in, en az kendisi kadar güzelliklerle dolu markası. Bu yakınlarda televizyonunun karşısına geçenler büyük ihtimalle IKEA’nın katalog reklamlarına rastlamıştır. Reklamlarda deneklere, IKEA kataloğu karşısında cezbedici alternatifler sunuluyor. Ancak katalog karşısında kimse başka bir şey seçemiyor doğal olarak.<br /><br /><object width="425" height="320"><param name="allowfullscreen" value="true" /><param name="allowscriptaccess" value="always" /><param name="movie" value="http://vimeo.com/moogaloop.swf?clip_id=6529164&server=vimeo.com&show_title=1&show_byline=1&show_portrait=0&color=&fullscreen=1" /><embed src="http://vimeo.com/moogaloop.swf?clip_id=6529164&server=vimeo.com&show_title=1&show_byline=1&show_portrait=0&color=&fullscreen=1" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true" allowscriptaccess="always" width="425" height="320"></embed></object><br /><br />Yukarıdaki video'nun serisini internetten ya da televizyonunuzdan seyredebilirsiniz. Hatta konu hakkındaki değişik fikirleri <a href="http://www.bigumigu.com/haber.asp?hid=4924">bigumigu</a>'dan takip edebilirsiniz. Şahsi düşüncem reklamların gayet başarılı ve sempatik olduğu yönünde. IKEA her sene yeni kataloğu için bu tarz çalışmalar yapıyor, bu yeni bir şey değil. Aşağıda Avrupa ülkeleri için hazırlanan 2010 kataloğu çalışmasını izleyebilirsiniz.<br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/RgRxdmX-uWo&hl=en&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/RgRxdmX-uWo&hl=en&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object><br /><br />Bunca güzel çalışma ile IKEA pek çok farklı pazarda değişik ajanslarla çalışarak güzel bir marka yönetimi sergiliyor. Farklı kültürlere sahip, değişik demografik yapıdaki insanlara tek bir IKEA sunabilmek ciddi anlamda büyük bir başarı. Elbette dünya devi markaların hepsi bu özellikleriyle başarıyı sürdürebiliyorlar ancak ufak bir araştırma ile IKEA'nın farklı mecra, medyum ve ambient'lerde çok fazla sayıda reklama sahip olduğunu görebilirsiniz. <br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2IbcDm5DN0xPTdNLhmVTmUOJI01sxWnt-y3O2LZ77GGba7JeIAszSy4e0m0aFwwOBB2f3YIKX1vUyg2bE0rSzj2kLcT6BUYmiLsjyMonW2qkMWsHx3SmlpDbCD14LBZBk8jYKzyiAegMy/s1600-h/afbeelding-8.png"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 425px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2IbcDm5DN0xPTdNLhmVTmUOJI01sxWnt-y3O2LZ77GGba7JeIAszSy4e0m0aFwwOBB2f3YIKX1vUyg2bE0rSzj2kLcT6BUYmiLsjyMonW2qkMWsHx3SmlpDbCD14LBZBk8jYKzyiAegMy/s400/afbeelding-8.png" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5382024132348863698" /></a><br /><br />Bir gün güzel bir ilan ile karşımıza çıkan IKEA, başka bir ülkeden sevimli bir gerilla çalışmasıyla viral pazarlamayı kullanıyor. Bu özelliğiyle IKEA'yı pazarlama stratejileri ve duruşuyla örnek bir marka olarak tanımlamak pek de yanlış olmayacaktır.<br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/D_N0PZvX1Lw&hl=en&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/D_N0PZvX1Lw&hl=en&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object><br /><br />Öte yandan IKEA düşük istihdam ile bol kazancın da simgesi. Her şeyi müşteriye yaptırarak personel sayısında avantaj gözetirken hem istif hem de nakliyat masraflarından kısıyor. Hal böyle olunca sunulan ürünler ucuza satın alınabiliyor. Ya da biz öyle düşünüyoruz.<br /><br />Bir şekilde ucuz olduğu düşünülen özel tasarım mobilyaların satıldığı IKEA'nın ne yazık ki en büyük sorunu kalitesiz, çabuk kırılan, hemen bozulan ürünler sattığı yönündeki kötü algı. Yani sözlükteki anlamıyla "<span style="font-weight:bold;">dandik</span>", düşük nitelikli ürünler. Zaten dikkat edilirse pek çok reklam çalışmasında bu algıyı yok edebilmek için çeşitli yöntemler kullandığı görülebilir.<br /><br /><object width="425" height="295"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/AGwJuz2WJiU&hl=en&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/AGwJuz2WJiU&hl=en&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="295"></embed></object><br /><br />Markanın bizimle konuşurken özellikle sıraladığı bir kaç madde var:<br />* <span style="font-weight:bold;">IKEA ucuzdur!</span><br />* <span style="font-weight:bold;">IKEA kullanışlıdır!</span><br />* <span style="font-weight:bold;">IKEA dayanıklıdır!</span><br />* <span style="font-weight:bold;">IKEA estetiktir!</span><br /><br />Marka, tüketiciye bu maddeleri anlatmak için yaratıcı ve etkili bir pazarlama stratejisi sunuyor. İşin en güzel yanı da bu. Reklamın en önemli özelliği farklı olmasında yatıyor. IKEA da bunu çok iyi bildiğini her mecrada gösteriyor. Bunun en güzel örneklerinden biri de "IKEA Heights" çalışması. IKEA mağazasında amatör olarak çekilen online bir "Soap Opera". <br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/V9gkYw35Vws&hl=en&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/V9gkYw35Vws&hl=en&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object><br /><br />Her ne kadar kişisel olarak tercih ettiğim bir marka olmasa da, IKEA çalışmalarıyla pazarlamanın tek yönlü bir gidiş yolu değil, çok şeritli bir otoban olduğunu bize bir kez daha gösteriyor.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-53464492150739836502009-09-08T02:06:00.000-07:002009-09-09T00:38:21.629-07:00Markanın Adı Viralin TadıHer gün onlarca markanın viral pazarlama yöntemleriyle yeni işler yaptığını görüyoruz. Her ne kadar viral pazarlama teknikleri çok yeni gibi görünse de, işin aslı o bildiğimiz, tanıdığımız <span style="font-weight:bold;">WOM</span>'dan başka bir şey değil.<br /><br />Nitekim viral pazarlama yöntemleri doğru kullanıldığında, çok etkili birer WOM kaynağı haline geliyor. Ayrıca ağırlıklı olarak sosyal ağları kullanan bu viral mikrobu çok hızlı yayılabiliyor.<br /><br />Geçenlerde <a href="http://yazmadan.blogspot.com/2009/09/viral-pazarlamann-moda-etkisi.html" target="_blank">Viral Pazarlamanın Moda Etkisi</a> başlığıyla bir yazıya imza atmıştım. Hemen akabinde sevgili <a href="http://www.mienotes.com/about/">Tuğçe Esener</a> yaptığı bir yorumda, "<span style="font-weight:bold;">Peki, hangi markanın iletişimine maruz kaldığını bile bilmeden aktarılan videoların kime faydası olur?"</span> diye bir serzenişte bulunmuştu.<br /><br />Bu konuyu açarken, öncelikle viral pazarlamanın konumlandırılmasının iyi yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden viral, gerilla pazarlamanın bir kolu olarak <span style="font-weight:bold;">Jay Conrad Levinson</span>'ın gerilla pazarlamayı tanımladığı şu sözlerle bağdaştırılmalıdır: <blockquote>"I'm referring to the soul and essence of guerrilla marketing which remain as always (...) achieving conventional goals, such as profits and joy, with unconventional methods, such as investing energy instead of money."</blockquote><br /><span style="font-weight:bold;">"Gerilla Pazarlama'nın babası"</span> Jay Conrad Levinson'un bu sözünden de anladığımız üzere viral de, gerillanın bir kolu olarak aynı amaca hizmet etmek üzere tasarlanmalıdır. Yani, geleneksel pazarlamanın hedeflerine, geleneksel olmayan yöntemlerle ve para yerine yaratıcılık kullanarak ulaşmalıdır. Bunun en güzel örneklerinden biri olan "Diet Coke + Mentos" viral videosunu hepiniz hatırlarsınız.<br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/hKoB0MHVBvM&hl=en&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/hKoB0MHVBvM&hl=en&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object><br /><br />Bu viral videonun başarısı tartışılmaz. Sadece 101 şişe 2lt.'lik Diet Cola ve 523 adet Mentos şeker harcanarak yapılan bu işin <span style="font-weight:bold;">ROI</span> değerlerine konvensiyonel marketing yöntemleriyle ulaşmak için harcanması gereken bütçeyi bir düşünün.<br /><br />Viral projelerin, markanın adını ucuza, kaliteli ve hızlı bir şekilde mümkün olduğunca çok kişiye iletmesi bekleniyor. Böyle bir beklentide bulundukları için markaları suçlayamayız. Video, advergame, flash tabanlı oyunlar, micro siteler ya da diğer viral yöntemler... Her birinin görevi aynı. Hedef kitleye uygun profilde, etkili, eğlenceli ve markanın adını uygun bir karakterde taşımak. Bunu gerçekleştirirken markanın entegrasyonu çeşitli yöntemlerle sağlanabiliyor. <br /><br />Açık konuşmak gerekirse, içinde markaya ait ürünün akıllıca yerleştirilmiş olduğu viral çalışmalar benim daha çok hoşuma gidiyor. Özellikle viral videolarda "ışıklı panolar" içinde markanın adının geçmesi, gerilla pazarlama ruhunda bulunan "eğlence" segmentine ticari bir kaygı atayarak viralin etkisini düşürüyor. Bununla birlikte marka ya da ürünle nasıl bir bağlantı kurulduğu belli belirsiz olan ya da çok dolaylı yöntemlerle sadece viral etkiyi hızlandırmayı amaçlayan çalışmalar da aynı şekilde başarıyı baltalayan eylemler diye düşünüyorum. Henüz çok yakınlarda <span style="font-weight:bold;">Microsoft</span>'un <span style="font-weight:bold;">Office Project 2007</span> için hazırladığı bir viral video insanlarda aynı soru işaretinin oluşmasına sebep oldu, bunun Office ile ne alakası var?<br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/UG6fPiEodpM&hl=en&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/UG6fPiEodpM&hl=en&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object><br /><br />Bu örnekte olduğu gibi iletişim kurarken karmaşık yollara girmek alıcıyı markadan bağımsız bir şekilde hareket ederken görmemize neden oluyor. Oysa Office, yarattığı <span style="font-weight:bold;">"Bruno Kammerl"</span> karakterinin planlarını gerçekleştirmesiyle, tüketici arasında bir bağ kurmaya çalışıyor. <a href="http://www.microsoft.com/germany/aktionen/mach-es-machbar/en-us/default.aspx">Sitede</a>, aynı Bruno'nun yaptığı gibi tüketicinin de planlarını hayata geçirebilmesi için Office ürünlerini kullanması gerektiği söyleniyor. Ayrıca havuza yapılan "tam isabetli atlayış" ve "başarının verdiği mutluluk" algısı da bilinçaltımıza yerleştiriliyor. Bu şekilde incelendiği zaman <span style="font-weight:bold;">"Megawoosh Project"</span> güzel bir iş. Peki ama hedef kitle? Markanın çok sessiz kalıp, fonda detaylı bir bilinç oluşturma yöntemine gitmesi ne kadar faydalı olmuştur?<br /><br />En azından viral videolar için diyebiliriz ki, markanın taşınması ve doğru kullanılmış bir WOM oluşturabilmesi için heyecan verici, eğlenceli, bilgilendirici, merak ettiren, ilk karelerden itibaren izleyeni çeken ve viral olarak dağıtılması hem kolay hem de istek uyandıran bir içeriğe sahip olması gerekir, tıpkı <span style="font-weight:bold;">HTC Hero</span> için yapılan <span style="font-weight:bold;">Street Heroes</span> virali gibi. Tüketiciye avazı çıktığı kadar markanın adını söyleten, gözünün içine kadar ürünü sokan çalışmalar ne yazık ki o meşhur kuralımıza en büyük ihanet oluyor: "Geleneksel olmayan yöntemler kullanarak, geleneksel pazarlamanın hedeflerini tutturmak."<br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/1TETvzBZLjc&hl=en&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/1TETvzBZLjc&hl=en&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object><br />HTC Hero Viral Videosu.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-69150620970699289732009-09-04T01:01:00.000-07:002009-09-04T04:53:29.720-07:00WOM Torba Değil Ki Büzesin!<span style="font-weight:bold;"><a href="http://www.damniwish.com/">Andy Sernovitz</a></span>'in "<span style="font-weight:bold;"><a href="http://www.wordofmouthbook.com/book/">Word of Mouth Marketing</a></span>" adlı kitabını tavsiye ederim. Kitabın önsözü Seth Godin'e ait. Kitabın içeriği çok keyifli. WOM (Word Of Mouth), yani ağızdan ağza pazarlama konusunda pek çok husus maddeler halinde işlenmiş.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhliOK4_vCABQlmfvMaXpANO4qN3wk9orqUKxErVB8lhrIUqscu0aduLQA4PyXPxyEPyU8PpAq49gf6fH8mHgkJUQgiEA0BAfPx_7GYA40yZ2SVdvR7XHsusV_EekiH6OFhm1b2QbneSOJ5/s1600-h/wordofmouth.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 298px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhliOK4_vCABQlmfvMaXpANO4qN3wk9orqUKxErVB8lhrIUqscu0aduLQA4PyXPxyEPyU8PpAq49gf6fH8mHgkJUQgiEA0BAfPx_7GYA40yZ2SVdvR7XHsusV_EekiH6OFhm1b2QbneSOJ5/s400/wordofmouth.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5377576466885914946" /></a><br />Andy Sernovitz'in değindiği konular arasında bazı noktalar, gece sağa sola uçuşan ateş böcekleri gibi ilgi çekiyor. Bunlardan en önemlisi de WOM'un kaderine mahkum edilmiş bir pazarlama stratejisi değil, yönlendirilmesi ve planlanması gereken büyük bir organizasyon olduğu hakkındaki düşünceleri.<br /><br />Son zamanlarda <span style="font-weight:bold;">viral ve gerilla marketing</span> yöntemleri, markaların bilinirliklerini arttırmaya yönelik en büyük silahı haline geldi. Bu silahları kullanmak için gözlerini dört açmış uygun bir <span style="font-weight:bold;">ambient</span> platformu ya da dudak uçuklatan senaryolar arayan markaların elbette kapısını çaldığı ilk mecra internet oluyor. Bunun yanı sıra sosyal medyanın, terazinin diğer kefesinde bulunan geleneksel medya karşısındaki ağırlığının artması, markaların WOM konusundaki girişimlerini de değiştiriyor. Her ne kadar sosyal paylaşım sitelerinin, blogların, vikilerin ve micro blogların markalar tarafından keşfedilişi çok eskilere dayanmıyor olsa da, son zamanlarda bir şeylerin değişmeye başladığına kendi gözlerimizle tanık oluyoruz.<br /><br />Ne var ki sosyal medyanın sağladığı o muazzam WOM potansiyeli ülkemizdeki markalar tarafından doğru kullanılamıyor. Yurtdışındaki girişim ve oluşumları takip ettikçe, bunu büyük bir gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. Bunun net bir örneğini yaşadık geçenlerde. Ünlü bir araba markasının, çıkardığı yeni model için facebook'ta açtığı fan sayfası, kullanıcılar tarafından ağlama duvarı haline gelince marka yöneticileri çok şaşırmış olmalı. Bu konu ödüllü blog <a href="http://www.carluvr.com/index.php/2009/09/03/honda-crosstour-ve-bir-sosyal-medya-kazasi/">carluvr</a>'da da incelendi. Blog bu olaydan "bir sosyal medya kazası" olarak söz ediyor. Aslında buradaki tek kaza, markanın WOM etkisini "bırak-izle-analiz et-yönet" sırasıyla ele almasından ötürü gerçekleşiyor. Oysa sıra "yönet-bırak-izle-analiz et" olsaydı markamız "Dikkat! Düşük banket" uyarı levhasını yoldan çıkmadan çok önce görebilecekti.<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Peki böylesine kontrolü çok zor ama bir o kadar da etkili bir pazarlama stratejisini markalar nasıl yönetebilir?</span><br /><br />İşte tam burada <a href="http://womma.org/main/">WOMMA</a>(Word Of Mouth Marketing Association) devreye giriyor. 2004 yılından bu yana hizmet veren <span style="font-weight:bold;">WOMMA</span>, markaların WOM stratejilerini yönetmeleri ve etikler çerçevesinde doğru bir iletişim sağlayarak, C2C ve C2M feedback'lerini maksimum yararla kullanma yollarını öğretiyor. Şimdiye kadar Nokia'dan CNET Comm.'a kadar pek çok büyük marka ve PR ajansı WOMMA'nın üyesi olmuş. En son katılan üyeleri arasında McDonald's, Hilton ve Unilever gibi dev isimler de bulunuyor. Liste içerisinde Türkiye'den herhangi bir markanın ya da ajansın bulunmaması ise WOM'un ülkemizdeki algısı hakkında bir ipucu veriyor gibi.<br /><br />Görünen o ki WOM bizim için sadece sektörel bir jargon. Söylemesi de eğlenceli. Ancak profesyonel olarak işlendiğinde ölçülebilir <span style="font-weight:bold;">ROI</span> sağlayabilecek bir stratejinin sadece "saldım çayıra, mevlam kayıra" mantığıyla yönetilmesi "ağzı olan konuşuyor" neticesinden başka bir geri dönüş sağlamayacaktır. Milletin <span style="font-weight:bold;">WOM</span>'u torba değil ki büzesin!Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-5760693347711958572009-09-02T05:42:00.000-07:002009-09-03T23:38:42.616-07:00Marka Kimi İster Ajans Kime Bakar?<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhS0Hp3300uRuHBpzwkeWmdXLDTIPdrY96Jl1WJDP6fsRZf3ncCIFC8FBwZ0y4gMxBhLiIMNst0jkI0QmkF0K6U_VuQL0EPi-V_K4cGi51bw9KkzbVJ0ClEj_JFmWG2ZkpxydpW1eYZtuOb/s1600-h/hedef.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 266px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhS0Hp3300uRuHBpzwkeWmdXLDTIPdrY96Jl1WJDP6fsRZf3ncCIFC8FBwZ0y4gMxBhLiIMNst0jkI0QmkF0K6U_VuQL0EPi-V_K4cGi51bw9KkzbVJ0ClEj_JFmWG2ZkpxydpW1eYZtuOb/s400/hedef.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376802988562596770" /></a><br />Markaların, pazardaki yerleri ve değerleri elbette ürün gamının genişliği kadar hedef kitlesine ne kadar ulaşabildiğiyle de alakalı. Pazarlamanın bir strateji olarak masa üzerinde kazanılan büyük bir savaş olduğunu düşünürsek, öncelikle hedeflerin iyi belirlenmesi gerektiğini söyleyebilmek için göğüsünde onlarca madalya bulunan bir general olmamız gerekmiyor.<br /><br />Focus araştırmalarında belirlenen kriterler kullanılarak, markaya ait bir müşteri dünyası yaratılıyor. Bu dünya öyle net ve keskin hatlarla belirlenmelidir ki firmanın yaptığı her hamle bu sınırlar içerisindeki insanlara eşit şekilde ulaşmalı, fanus dışındakileri de sınırların içerisinde yer alması gereken potansiyel tüketiciler olduklarına inandırmalıdır.<br /><br />Büyük markaların hedef kitle profillerini(TAP) belirlerken asıl amaçları asla kullanıcı potansiyelini belirleyip, ona uygun ürünler geliştirmek değildir. Daha doğrusu tek amaç bu değildir, gerçekçi olalım. Demografik ve psikografik özellikleri belirlenmiş hedef kitlenin tam anlamıyla markanın kendileriyle konuştuğunu bilmeleri gerekiyor. Markanın bu dengeyi iyi kurup pazar hedefini tuturmak için yaptığı atışlarda hedef kitleyi ıskalamaması gerekiyor.<br /><br />Firmaların hedef kitleye yönelik çalışmalarını izlerken, çalıştıkları ajansları ön planda görüyoruz. Özellikle pazardaki yerlerini rahatlatmak için "insight" ve "ar-ge" çalışmaları üstüne giderken ajanslardan gelen "hedef kitleyi tam 12'den vuran kampanya" fikirleriyle de yakından ilgileniyorlar. Bir ajansın, çalıştığı markaların hedef kitlesini iyi belirleyebilmesi için bazı bilgilere ihtiyacı vardır. Özellikle firma yetkilileri tarafından verilecek olan iyi bir "brief" markayı tanıma konusunda en önemli başlangıçtır. Ancak hedef kitle kavramı ajanslar için yaş, cinsiyet, eğitim, medeni durum, meslek, hobi ve alım gücü gibi demografik ölçüm sonuçlarının dışında, tüketici davranışlarını yakından inceleyen psikografik değerlendirme anlamını da taşımalıdır.<br /><br />Her markanın bir hizmet alanı ve hedef kitlesi olduğu gibi, yaratıcı ajansların hizmetleri de birer ürün ve isimleri bu ürünlerin üstüne basılan markalarıdır. Bu durumda ajansların da ister istemez bir hedef kitleye hitap ediyor olması gerekir. Her ne kadar ilk anda akıllara "ajansların zaten hedef kitlesi var ve bu kitle ajanslarla çalışan markalardır" gibi çılgınca bir fikir gelse de bunun tamamıyla yanlış olduğunu iddia ediyorum. <br /><br />Her markanın olduğu gibi ajansların da iletişim kurmakta zorlanmadığı, çok iyi tanıdığı, telefonla konuşurken kağıda neler karaladıklarından tutun ne renk iç çamaşırı giydiklerine kadar her şeyini bildikleri bir kitle var. Bu kitle ile markanın hedef kitlesi uyuşursa ne ala. Peki ama ya uyuşmazsa?<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Ajansların da kendilerini yakın hissettiği, diğerlerine göre çok daha iyi tanıdığı bir kitlenin olması normal değil mi?</span> <br /><br />Kesinlikle normal. Özellikle köklü ajansların içerisinde zamanla oluşan bir "duruş" ve buna bağlı olarak bir yönelmenin gerçekleşmesi çok normal. Piyasayı iyi tanımak, reklamcılıkta duayen olmak ya da pazarlamanın kurdu diye tanınmak, bu işe ilk başladığınız günden itibaren tecrübeyle içinizde yer eden meyilleri asla objektif olarak yorumlayabilmenize yardımcı olmayacaktır. Markanın brief'i ne kadar iyi olursa olsun, ürüne ne kadar aşina olursanız olun, hedef kitleyi ne kadar iyi çözümlemiş olursanız olun sizin hedef kitleniz bambaşka bir fanusu işaret ediyor olabilir.<br /><br />Bu durumda markaların hedef kitleye yönelik çalışmalarını tam anlamıyla başarılı kılabilmesi için kendilerine en uygun ajansı seçmeleri gerekmektedir. Elbette, "20-35 yaş arası bekar ve iş sahibi erkekler üstünde çok deneyimliyiz" gibi bir ifade ajanslardan beklenemez ancak en azından kendi hedef kitlesini belirleyebilmek bazı şartlarda çok büyük avantajlar ve daha verimli sonuçlar elde edilmesine yardımcı olacaktır.<br /><br />Daha başarılı olmanın sırrı belki de sadece yaratıcı ekipte pek çok kitleye hitap edebilecek özellikte beyinleri barındırmakta yatıyordur.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-12649135504865309142009-09-02T02:54:00.000-07:002009-09-03T23:39:03.931-07:00Viral Pazarlamanın Moda EtkisiTemelinde satış olan her şey biraz eğlenceli olmalı. Pazarlama taktikleri, reklam filmleri ya da daha kapsamlı projeler, bunların hepsi tek amaca yönelik düşünülmüş kısa ya da uzun vadeli satış stratejileridir. Bunun içinde biraz eğlence olmasında hiçbir sakınca göremiyorum.<br /><br />Firmaların, modern pazarlamanın gelişen ürünlere ayak uydurabilmesi ve alternatif mecralardan ucuza yararlanabilmek için sıkça kullandığı viral ve gerilla çalışmaları bu eğlenceyi her fırsatta gözler önüne seriyor. Farkında olmadan izlediğiniz ve yakınlarınıza gönderdiğiniz pek çok eğlenceli video aslında markaların birer pazarlama oyunu.<br /><br />Bu oyun son zamanlarda o kadar etkili olmaya başladı ki artık kişisel girişimlerle daha önce yapılmış olan bir <span style="font-weight:bold;">"spoof"</span> yani düzmece viral videonun taklitleri yapılıyor. Bunu yapan bazen evde oturmaktan sıkılan herhangi biri olabildiği gibi bazen de başka büyük bir marka oluyor.<br /><br />Bunun en güzel örneklerinden biri 2007 yılında <span style="font-weight:bold;">Ray-Ban</span>'in <span style="font-weight:bold;">"Guy Catches Glasses With Face"</span> viralinin <span style="font-weight:bold;"><a href="http://xslimvideoevent.msi.com/">MSI</a></span> tarafından yapılan <span style="font-weight:bold;">"Guy Catches Laptop With Butt"</span> ile taklit edilmesidir.<br /><br /><br />Altta Ray-Ban'in viral videosunu izliyorsunuz:<br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/-prfAENSh2k&hl=en&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/-prfAENSh2k&hl=en&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object><br /><br /><br />Burada da MSI'ın yeni çıkardığı süper ince model laptop MSi X-slim serisi için yaptığı viral yer almakta:<br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/nL-8KS4L2Tw&hl=en&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/nL-8KS4L2Tw&hl=en&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object>Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-91017190286920855052009-08-17T06:39:00.000-07:002009-09-03T23:54:47.604-07:00Google gibi şirketler kuralları yeniden mi yazıyor?<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhN9fRHY4qPGajImJV_n0rMVb93gW9UEeMgRvsgCr1wWA7le9WZ3v_lveo2qZJ20vkA3s219evt95-OHpWB19KTqnR5VZmlf4Rm8M1Pz0bBKx08K77XMY9UhMxfWk8K4DhtGrkdrh3j2CNq/s1600-h/regis.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 337px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhN9fRHY4qPGajImJV_n0rMVb93gW9UEeMgRvsgCr1wWA7le9WZ3v_lveo2qZJ20vkA3s219evt95-OHpWB19KTqnR5VZmlf4Rm8M1Pz0bBKx08K77XMY9UhMxfWk8K4DhtGrkdrh3j2CNq/s400/regis.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5370928312682367954" /></a><br /><br />Laura Mazur ve Louella Miles tarafından yazılan "12 Pazarlama Ustasından Pazarlama Dersleri" adlı kitapta <a href="http://www.regis.com/">Regis McKenna</a> röportajında sorulan bir soru bu. McKenna şöyle cevaplamış;<br /><br /><br />Evet, bence pek çok açıdan bunu yapıyorlar. Örneğin reklam ajansları bu yeni araçtaki yerlerini tayin etmeye çalışıyorlar. Şu anda online reklam, genel olarak giderlerin küçük bir parçasını oluşturuyor. Buna karşın <span style="font-weight:bold;">online reklamcılık görsel ve yazılı basından çok daha hızlı büyüyor</span>. Google doğrudan sponsorlara gidiyor ve sponsorlar da doğrudan Google'a geliyor. Bu araç popülerleştikçe, reklam ajanslarının değeri azalıyor. Online reklamcılık doğrudan ölçülebilir bir şey.<br /><br />Geleneksel reklamcılık şekilleri, uzun zamandır doğru sonuçları verecek ölçme araçları arıyor. Yaratıcı insanların rolü hala önemli, çok önemli, ancak bir reklam ajansı genellikle yaratıcılığı bastırıyor ve baktığınızda büyük ajansların holdinglerin parçası haline geldiklerinde bu birleşmiş enerjilerini ortaya çıkarmakta olan teknoloji araçlarını araştırmak için kullanmadıklarını görürsünüz. <span style="font-weight:bold;">Basın ve yayın reklamcılığı ve bunun marka geliştirilmesindeki rolü, televizyonun en parlak döneminde tavan yaptı. Bilgisayarınız ve akıllı telefonunuz yakında sizin televizyon ekranınız haline gelecek.</span><br /><br />Tüketiciye ulaşmak için daha farklı yöntemler görüyoruz; ancak mesajlar o gürültü patırtıda ve kaosta kaybolup gidiyor. Tahminimce daha farklı becerileri ve yetenekleri olan daha yaratıcı kaynakların yaratıcı yazılım kampanyaları sunacakları günleri göreceğiz. <span style="font-weight:bold;">Yaratıcı insanlar bu yeni aracı kullanmayı öğrenmek zorunda kalacaklar</span>. ayrıca, daha fazla reklam ajansının "yazılım şirketi" haline geldiğini göreceğiz. Birkaç yıl önce, P&G'deki üst düzey yönetim ekibine bir konuşma yaptım. Soru-cevap kısmında, yöneticilerden biri bana şunu sordu: <span style="font-weight:bold;">"Gelecekte reklam şirketimiz bir yazılım şirketi mi olacak?"</span><br /><br /><span style="font-weight:bold;">Kaynak:</span> Conversations With Marketing Masters - MediaCat KitaplarıBurak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-66745511959038546702009-08-05T00:37:00.000-07:002009-09-03T23:55:09.631-07:00Fringe Viralde De İddialıAltında J.J. Abrams'ın imzası olan her şeye gözü kapalı atlamaya hazırım. Lost henüz dünyayı çalkalamaya devam edip, etkisini kaybetmemişken büyük bir yankıyla televizyonlarımızda yer bulan Fringe ilginç konusu ve karakterleriyle hemen beğeni topladı.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUglS5_3B4LvPmiM52hZGWb8OWH0c6wgvRLJDF1_FZo3YVs6SnwUrSZj78sw-C98d4wmDFR9YFQZDhrPmAikVlmVUOgHEgiu88CJV0IBaNRR5-P7GbIehb8cnbcsEC79ZIQJEAHXsfvVxm/s1600-h/fringe_apple.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 261px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUglS5_3B4LvPmiM52hZGWb8OWH0c6wgvRLJDF1_FZo3YVs6SnwUrSZj78sw-C98d4wmDFR9YFQZDhrPmAikVlmVUOgHEgiu88CJV0IBaNRR5-P7GbIehb8cnbcsEC79ZIQJEAHXsfvVxm/s400/fringe_apple.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5366384920949086722" /></a><br />FOX'ta yayınlanan Fringe, geçtiğimiz aylarda kendinden çok söz ettiren bir iletişim hamlesiyle güzel ve akılcı bir viral çalışması yaptı. Dizinin merak uyandıran karakterlerinden biri olan "Observer"ın dizideki konumunu kullanarak izleyiciye ulaşmayı planlayan yapımcılar bu konuda gayet başarılı olmuşlar. "Observer" hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler için hazırlanmış bir mash-up videosu mevcut.<br /><br /><object width="320" height="265"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/GZ7k3s5UqUY&hl=en&fs=1&rel=0&color1=0x2b405b&color2=0x6b8ab6"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/GZ7k3s5UqUY&hl=en&fs=1&rel=0&color1=0x2b405b&color2=0x6b8ab6" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="320" height="265"></embed></object><br /><br />Yapılan virale gelirsek; dizi içinde de ne zaman nerede çıkacağı belli olmayan "Observer", FOX'un programları içerisine zekice yerleştirilmiş. Programlar esnasında seyirciler arasında, sahada ya da sahne arkasında çok kısa bir süreliğine "Observer"'ı görebiliyoruz. Aşağıda bir kaç programdan örnek var.<br /><br /><object width="320" height="265"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/kpDO9hlz4i4&hl=en&fs=1&rel=0&color1=0x2b405b&color2=0x6b8ab6"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/kpDO9hlz4i4&hl=en&fs=1&rel=0&color1=0x2b405b&color2=0x6b8ab6" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="320" height="265"></embed></object><br /><br /><object width="320" height="265"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/gG6JIBSYwJw&hl=en&fs=1&rel=0&color1=0x2b405b&color2=0x6b8ab6"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/gG6JIBSYwJw&hl=en&fs=1&rel=0&color1=0x2b405b&color2=0x6b8ab6" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="320" height="265"></embed></object><br /><br /><object width="320" height="265"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/5jEGVTAADHM&hl=en&fs=1&rel=0&color1=0x2b405b&color2=0x6b8ab6"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/5jEGVTAADHM&hl=en&fs=1&rel=0&color1=0x2b405b&color2=0x6b8ab6" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="320" height="265"></embed></object><br /><br />Bilenler hatırlayacaktır, Dexter adlı dizi için de yine viral pazarlama ve gerilla yöntemleri kullanılarak çok etkileyici işler yapılmıştı. Belki de artık yeni nesil reklamcılığın viral-gerilla olduğunu herkes yavaş yavaş kabul ediyordur.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-87800428804647352542009-07-29T01:54:00.000-07:002009-09-03T23:55:33.817-07:00Gittigidiyor.com Virali Hazımsızlık YarattıSon zamanların en çok konuşulan online medya haberi <span style="font-weight:bold;">gittigidiyor.com</span>'un yaptırdığı viral filmi, nedense alternatif pazarlama yöntemlerine dair bir tepkiyi de gözler önüne serdi.<br /><br /><div><object width="420" height="339"><param name="movie" value="http://www.dailymotion.com/swf/x9z3tj" /><param name="allowFullScreen" value="true" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><embed src="http://www.dailymotion.com/swf/x9z3tj" type="application/x-shockwave-flash" width="420" height="339" allowFullScreen="true" allowScriptAccess="always"></embed></object><br /></div><br /><br />Yurtdışındaki reklam ajansları, uzun zamandan beri takip ettiğimiz gerilla ve viral çalışmalarıyla, internette dolaşan video ve fotoğraflarıyla bize sık sık "<a href="http://friendfeed.com/search?q=%23vaaay">vaaay</a>" dedirtmeyi başarıyorlar. Yeni nesil reklamcılığın sık sık başvurduğu gerilla ve viral yöntemler hem reklam vereni, hem tüketiciyi hem de reklam severleri mutlu ediyor. Maliyeti düşük, geniş kitlelere hızlı ve etkili ulaşan ayrıca yaratıcı işler kimi mutlu etmez ki?<br /><br />Durum her ne kadar iki taraf için de mutluluk verici gibi görünse de <span style="font-weight:bold;">gittigidiyor.com</span>'un başarılı viral çalışması sonrasında pazarlama stratejilerinin en yaramaz, en zıpır, en yaratıcı çocuklarına karşı manasız bir sataşma başladı. Kimileri henüz viral pazarlamanın ne anlama geldiğini bilmeden "reklam filmleriyle" karşılaştırdı, kimileri bu işin de suyunun çıktığını iddia etti, kimileri etik bulmadı, sahtekarlık dedi, kimileri de başarısını sindiremeyip işe yaramadığını söyledi.<br /><br />Nedendir bilinmez Türkiye'de yaşayan insanlar olarak yenilikler konusunda akıl almaz bir direncimiz var. Her şeyi kolaylıkla kabul edemiyoruz. 15 seneden fazla süredir kullanılan gerilla-viral pazarlama yöntemleri daha yeni yeni ülkemizde pazarı neşelendirirken kalkıp "her yer viral oldu" diye şikayet edebiliyoruz. 3-5 günde tahminen 10 milyon izleyiciyi elde edebilen bir iş için "yararlı mı zararlı mı" tartışması yaratabiliyoruz. Oysa ben <span style="font-weight:bold;">gittigidiyor.com</span> virali için tartışmaya açık tek noktanın İspanya'daki benzeri olduğunu düşünüyorum. Aslına bakarsanız konsept olarak benzer olsa da konu olarak birebir benzerlikler de bulamadım ben. Tamam, bir odada eski kız arkadaş amatör çekimle mesaj kaydediyor ama biri satıyor diğeri eski sevgilisine paket yapıyor. Birinin söylemek istediği "burada her şeyi satabilirsin" diğerininki "bazılarının istemediklerini bazıları isteyecektir". Ayrıca tesadüfe çok müsait bir konu da diyebiliriz.<br /><br /><object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/GShC6ZaZ4Jo&rel=0&color1=0xb1b1b1&color2=0xcfcfcf&hl=en&feature=player_embedded&fs=1"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowScriptAccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/GShC6ZaZ4Jo&rel=0&color1=0xb1b1b1&color2=0xcfcfcf&hl=en&feature=player_embedded&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true" allowScriptAccess="always" width="425" height="344"></embed></object><br /><br />Bunun dışında gelişen "terbiyesizlik, hakaret, suç unsuru, ahlaksızlık, dolandırıcılık" gibi ithamların nereden geldiği konusunda en ufak bir fikrim yok. Viralin en önemli hedeflerinden biri olan medyanın bu videoyu gerçekçi bulması bile sorun oldu bazıları için. Bilmeyenler için söylüyorum; bu videonun TV'de yer alması viralin başarısını göstermektedir.<br /><br />İçeriği sevmemiş ya da sadece İspanyol orijinalinden esinlenildiğini düşünüyor olabilirsiniz. Ancak göz önünde bulundurulması gereken bir gerçek var ki o da belirlenen hedefe ulaşılıp ulaşılmadığıdır.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-78082118780437405282009-06-23T07:32:00.000-07:002009-09-03T23:56:29.178-07:00SansüreSansür'e Sansür!<object width="400" height="320"><param name="allowfullscreen" value="true" /><param name="allowscriptaccess" value="always" /><param name="movie" value="http://vimeo.com/moogaloop.swf?clip_id=5281301&server=vimeo.com&show_title=1&show_byline=1&show_portrait=0&color=&fullscreen=1" /><embed src="http://vimeo.com/moogaloop.swf?clip_id=5281301&server=vimeo.com&show_title=1&show_byline=1&show_portrait=0&color=&fullscreen=1" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true" allowscriptaccess="always" width="400" height="320"></embed></object><p><a href="http://vimeo.com/5281301">Tutulma</a> from <a href="http://vimeo.com/user638121">BG</a> on <a href="http://vimeo.com">Vimeo</a>.</p><br />Son zamanlarda ne çok bahsettik sansürden. Yaşadığı çağdaş topluma engellemeyi, yasakları yakıştıramayan pek çok topluluk ve münferit girişimci sansüre karşı tepkilerini gösterebilmek adına çok ter döküp emek verdiler. Son havadis ise artık bu güdülmeye karşı olmayan büyük bir sürü içinde yaşadığımızı gözler önüne seriyor.<br /><br />Baran Gündüzalp'ın "Tutulma" adlı yüksek sesli direnişi her ne kadar sansüre karşı olsa da sansürlendi. Facebook'ta yayınlanan video ne yazık ki gidişattan memnun kesim tarafından şikayet edilmiş olacak ki kısa sürede siteden kaldırıldı.<br /><br />Peki biz neler yapabiliyoruz? Modern toplumların yapısı gereği sahip olmamız gereken haklar elimizden alındığında yaptırım uygulatabilecek kadar güçlü müyüz? Ne yazık ki bu olay sansürden çok daha vahim sorunların da habercisidir bana göre. Azınlık olmak! Az olmak!<br /><br />Ama her zaman söylediğim gibi; azınlık demek sesi az çıkan grup demek değildir. Birlikte olmak, kırılmamak en büyük direnç olacaktır.<br /><br />Teşekkürler Baran Gündüzalp ve ekibine.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-50337580779129664732009-05-29T00:36:00.000-07:002009-06-01T02:05:01.478-07:00Onu Koruyun<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://www.benikoruyun.com" target="_blank"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 300px;" src="http://www.benikoruyun.com/wp-content/uploads/2009/05/benikoru3.jpg" border="0" alt="" /></a><br />Bir insan ne kadar uzaklaşabilir ki insanlıktan? Hastalık bahanesi nereye kadar geçerli olabilir bazı olmaz olasıca şeyleri telafi etmede?<br /><br />Dünyanın her yerinde onbinlerce çocuk belki de hayatları boyunca asla unutamayacakları çirkin şeylerle karşı karşıya geliyor. Global dejenerasyonun etkilerinden biri midir bilinmez ama ahlaki açıdan çok iyi yerlere gittiğimiz söylenemez. Tüm dünyada bir çivisi çıkmışlık hali mevcut bunu gözardı etmemiz olanaksız. Belki de iletişim teknolojileri geliştikçe insanların bedenleri birbirinden daha da uzaklaşıyor. Artık sayısal ortamlarda bağlantı kuran insanlar ruhlarını ve kimliklerini istedikleri gibi yöneterek olmadıkları kişiliklere bürünebiliyor. Peki ama o kirli, pis elleriyle körpecik bedenlere uzanan hasta yaratıklar neyin eseri? Kimler nasıl var ediyor onları? Kimler bir sektör haline getirdi çocukların cinsel istismarını?<br /><br />Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de derin izler bırakan bir yaradır çocuk istismarı. Hatta o kadar göz önünde yaşanan örneklerine şahit olduk ki, daha geçtiğimiz aylarda yaşanan ve körpecik bir beden üstünden oynanan iğrenç siyasete hepimiz lanet okuduk. Nefret ettik pis suratıyla "dininin" arkasına geçip kirli ellerini ovuşturanlardan.<br /><br />En az buna zemin hazırlayanlar kadar suçlu olduğumuzu düşünüyorum. Sadece bu konuda değil, tepki göstermeden, sesimizi duyurmaya çalışmadan, oturduğumuz yerden kınadığımız her konuda suçlu hissediyorum kendimi. O yüzden elimizden geldiğince çok kişi olup "bir şeyler yapılmalı" diyorum.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://www.benikoruyun.com" target="_blank"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:left;cursor:pointer; cursor:hand;width: 468px; height: 60px;" src="http://www.benikoruyun.com/wp-content/uploads/2009/05/benikoruyun_468x601.jpg" border="0" alt="" /></a><br />Beni Koruyun da işte bu "bir şeyler yapılmalı" diyenlerin oluşturduğu önemli bir girişim. Sitede çocuk istismarıyla ilgili bilmek isteyeceğiniz, çocuk psikolojisi ve yetişkinler için hazırlanmış yararlı bilgiler mevcut.<br /><br />Doç. Dr. Ayten Erdoğan, Meral Günenç ve Alev Durmuşoğlu yönetimindeki <a href="http://www.benikoruyun.com">benikoruyun.com</a> sizin dedesteklerinizi bekliyor. Bu çirkinliği tamamen durdurmak mümkün olmayabilir ancak unutmayın, böylesine mide bulandırıcı bir gerçeğin bu boyutlarda olduğunu bilmeyen, bilse bile görmek istemeyen pek çok insan var.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-6806877433568178687.post-81857050874349746332009-05-11T04:53:00.000-07:002009-05-11T06:06:23.795-07:00paramarka.com<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCRdeVrmRZDw9nLhdyhOHWhHvYwTpB997V8vqoPu1GEgslQrWG9xiAQSByR2LRMj9W0phMyzOQF0Fggd9C1mqbUia1z3TYGo107HxszODULc1B0LTPKRvxTESyRBNWCl0ezOfG077VKDa3/s1600-h/paramarka.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 305px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCRdeVrmRZDw9nLhdyhOHWhHvYwTpB997V8vqoPu1GEgslQrWG9xiAQSByR2LRMj9W0phMyzOQF0Fggd9C1mqbUia1z3TYGo107HxszODULc1B0LTPKRvxTESyRBNWCl0ezOfG077VKDa3/s400/paramarka.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5334535992150101938" /></a><br /><br />paramarka.com <a href="http://www.lab-x.org">labx</a>'in melek yatırımcısıyla buluşturduğu güzel bir fikirden ortaya çıkmış. Projenin beyni olan Kübra Sönmez belki de pek çoğumuzun bir hayalini gerçekleştirip sıfırdan bir fabrika yaratmış: fikir fabrikası.<br /><br /><span style="font-weight:bold;">"Çalışan her şeyi çok seviyorum."</span><br /><br /><a href="http://www.paramarka.com">paramarka</a>'nın ne güzel bir şey olduğunu başka bir yazımda anlatacağım ama şimdi paramarka'nın üye firmalarına sağladığı imkanlardan bahsedeceğim. Belki de kendileri pek farkında değil ama incelediğim kadarıyla burada çok büyük bir avantaja sahipler; fikir farklılığı.<br /><br />Örneğin geçenlerde Mey İçki Grubu'nun yeni ürün gamı olan Cumartesi şarapları için bir yarışma açılmıştı. "Öküzgözlüm" ve "Şirazettin" adlı iki ürün için yapılan baskılı işler ve ambient çalışmalarını hayretle izledim. Onlarca çalışma var ve sanki hepsi farklı ajanslardan çıkmış gibi. Pekala, kabul ediyorum, siteye koyulan çalışmaların hepsi profesyonel olmasa bile profesyonellere fikir verebilecek kapasitedeydi. Hatta geçtiğimiz günlerde firma yarışmanın birincisini açıkladı. Puanlarla birinci seçilenler ve firmanın seçtiği çalışmaların sahipleri para ödülü kazandılar. İşin en güzel yanı da firmaların bu çalışmalar için muhtemelen bir ajansa yapacakları ödemenin çok daha azını yapmaları.<br /><br />Aslında bu işte "win-win" protokolü varmış gibi görünse de bana kalırsa gerçek kazanan markalar oluyor. Sadece bir lansman çalışması ya da standart ads gibi değil viral'i kendinden hazır çalışmalar kazanıyorlar. İnternet ortamında freelance çalışan pek çok tasarımcı ve yaratıcı ekip elemanı konulan "havuç" sayesinde profesyonel işlerle markalara düşündüklerinden çok daha fazla yardımcı oluyor. Sonuç olarak herkes kazanıyor ya, biz ona bakalım.Burak Demiralhttp://www.blogger.com/profile/14327294411193033098noreply@blogger.com3